possess

  1. Transitive Verb sahip/malik olmak, (bir şeyi/niteliği) olmak.
    He possesses two cars. The general possessed great wisdom.

    All I possess: varım yoğum.
  2. Transitive Verb iyice/tam manasiyle bilmek.
    to possess a language.
  3. Transitive Verb (birine) maletmek, bildirmek, (bir şeyden) haberdar etmek.
    He possessed them of the facts: Olup bitenleri onlara bildirdi.
  4. Transitive Verb mutasarrıfı olmak, tasarruf etmek.
  5. Transitive Verb (korku, fikir, duygu vb.) hükmetmek, hakim olmak, etkisi altında bulundurmak.
    be possessed by fear:
    korkuya kapılmak.
    Fear possessed him and prevented him from moving: Korkudan donup kaldı.
    possess oneself: kendini tutmak, kendine hâkim olmak.
    possess one's soul in peace: başını dinlemek, sükûnet bulmak.
    What possessed you to act so strangely? Neden (neyin etkisi altında) böyle acayip davrandın?
  6. Transitive Verb elde etmek, cinsel ilişki kurmak.
  7. Transitive Verb almak, zaptetmek.
  8. Transitive Verb kazanmak.
  9. Transitive Verb işgal etmek, ele geçirmek, elinde tutmak.
mal sahibi olarak zilyedinde bulunmak Verb
malik olarak tesahüp etmek Verb
soğukkanlılığını korumak Verb
bir şeye kendi başına malik olmak Verb
mecnun Adjective
zilyetlik Noun, Civil Law
göz dikmek Verb
çok değerli olmak Verb
bir dile hâkim olmak Verb
veto hakkına sahip olmak Verb
bazı haklara sahip olmak Verb
ortaklaşa sahip olmak Verb
ilhak etmek Verb
üstüne oturmak Verb
ele geçirmek Verb
temellük etmek Verb
birini bir fikirle taciz etmek Verb
bir şeye ortak zilyet olmak Verb
bir işe müştereken sahip olmak Verb