bir tasfiye halinde veya şirketin yeniden teşkilat düzenlemesine tabi tutulduğu durumlarda alacaklı haklarının
hissedarların özvarlıklarından önce gel
öncelik ve rüçhan hakkının
öncelik iddiasında bulunmak
Verb
bir başvuru için öncelik talep etmek
Verb
öncelik sırasına girmek
Verb
öncelik sırasına göre dağıtmak
Verb
devingen öncelik
Information Technology
öncelik sırasında en üst sıraları işgal etmek
Verb
bir siparişe öncelik vermek
Verb
öncelik sırasında başta gelmek
Verb
öncelik sırasında aşağıda olmak
Verb
birine oranla önceliği olmak
Verb
öncelik sırasında en başta gelmek
Verb
eşit öncelikli borçlar
Noun
önceliğini kaybetmek
Verb
öncelikle ele alınması gereken dava dilekçesi
öncelikle ele alınması gereken önerge
öncelik sırasında en üstte olmak
Verb
öncelik, rüçhaniyet.
Noun
kıdem(lilik), (zaman/rütbe vb. bakımından) önce gelme.
Noun
takaddüm, önce geçiş hakkı, istihkakını başkalarından önce alma hakkı.
Noun
kalkınmada öncelikli yöreler
Noun
kalkınmada öncelikli yöreler
Noun
(patent kanunu) öncelik belgeleri
Noun
borçların ödenmesinde öncelik
bir hak talebinin önceliği
Noun
öncelikli yüzde (herhangi bir kârın adi hisse senetleri sahiplerinden önce tercihli hisse senetleri sahipleri
ve nakit borç alınmış kişilere ödenecek
(kâr payı ve sermaye payı üzerinde tercihli ve adi hisse senetlerine göre önceliği olan senet
(US) öncelikli tercihli hisse senedi
öncelikli tercihli hisse senedi
kalkınmada öncelikli yöreler
Noun
(menkul kıymetler) öncelikli satış
(Br) öncelikli hisse senedi
tercihan terfi ettirmek
Verb
öncelik sırasında yüksek mertebeye koymak
Verb
bir şeyi öncelik sırasında en üste çıkarmak
Verb
öncelik bakımından önde gelmek
Verb
öncelikle ele alınmak
Verb
önceliği en yüksek olan iş
en yüksek ihtiyaçlar
Noun