precede

  1. Verb önde olmak, önce/evvel gelmek/olmak/vukubulmak, takaddüm etmek.
    The rain was preceded by a violent
    windstorm: Yağmurdan önce şiddetli bir fırtına esti.
  2. Verb önden gitmek, önünde yürümek.
    A flag preceded the regiment: Alayın önünde sancak gidiyordu.
  3. Verb önce vaki olmak.
  4. Verb önceden sunmak/takdim etmek, açış sözü söylemek, söze … ile başlamak, giriş/girizgâh yapmak.
    He preceded
    his address with a welcome to the visitors: Davetlilere hoşgeldiniz diyerek sözlerine başladı.
derse başlamadan birkaç söz söylemek Verb