otomobil ile ağaca toslamak
Verb
arabasını ağaca toslatmak
Verb
her ata yaş, cins, sicil ve başarısına göre belirli bir ağırlık tanıyan at yarışı.
kara ırk, zenci ırkı.
Noun
iddialı yarış: yarışa giren her atın yarıştan önce pey süren tarafından sabit fiyata satın alınabileceğı
at yarışı. selling race
Noun
kısa mesafeli otomobil yarışı: duran iki oto arasında yapılır. En çok hızlanan oto kazanır. Sadece
drag ile ayni anlama gelir.
drag racer: oto yarışçısı.
drag racing: oto yarışı yapma.
Noun
bir yarışın başında kurnazlıkla iyi yere geçmeye çalışmak
Verb
üstün/hâkim ırk, başka ırklara/uluslara egemenlik imtiyazını kendinde gören, onlardan üstün yaratıldığına inanan ırk/ulus.
Noun
serbest yüzme yarışı: her yüzücünün istediği tarzda yüzdüğü yüzme yarışı.
engelli/manialı yarış.
obstacle racer: engelli yarışçı.
kırda yapılan engelli at koşusu
kör dövüşü, semeresiz didişme, koşuşturma, yorucu fakat sonuçsuz çabalama, keşmekeş, hercümerç, hengâme.
We are living in the rat race.
çuval yarışı.
sack racer: çuval yarışçısı.
Noun
kazanan atın satıldığı yarış.
Noun
yarışta kimin birinci geleceğini tahmin etmek
Verb
ödülün bir kısmı at sahibi tarafından konulan at yarışı.
Noun
hızlı gelgit akıntısı.
Noun
sarı ırk, Mongoloit ırkı, özellikle Çinliler.
Noun
bir kanun tasarısını parlamentodan acele çıkarmak
Verb
zamanla yarışma.
it's a race against time: vakit pek dardır, çok az zaman var.
work against time: bir iş için çok sıkışmak, pek az vakti olmak.
yarışta kazanılan paradan alınan vergi yarış otomobili sürücüsü
ırk kavgası, ırklar arasındaki düşmanlıktan doğan kargaşalık.
Noun
ırk yok-olumu: üreme oranı çok düşük olan ırkın zamanla yok olması.
Noun
koşu yolu, yarış pisti, herhangi bir yarışın yapıldığı yol.
Noun
müşterek bahisleri toplayan
zamanla yarış, bir işi belirtilen zamandan önce bitirme gayreti.
cycling ile ayni anlama gelir. bisiklet yarışı.