rake

  1. Noun tırmık.
  2. Noun fırın küsküsü.
  3. Noun bahçıvan tarağı.
  4. Noun sefih, çapkın, hovarda, uçarı, ahlâksız adam, şehvet düşkünü.
  5. Noun eğilim, meyil, yatayla/düşeyle yapılan açı.
    the rake of the stage.
  6. Noun, Maritime Traffic bacanın/direğin kıça doğru eğimi.
  7. Noun (şapka) yan koyma.
  8. Verb tırmıklamak, tırmıkla toplamak, taramak.
    rake the leaves off the grass.
  9. Verb tırmıkla düzeltmek.
  10. Verb (ateşi) karıştırmak.
  11. Verb bol bol toplamak, biriktirmek.
    He rakeed up enough money to buy a car.
  12. Verb açıklamak, (foyasını) meydana çıkarmak, aydınlatmak, aydınlığa kavuşturmak.
  13. Verb inceden inceye araştırmak.
  14. Verb sıyırmak, kazımak, kazıyarak temizlemek, tırmalamak, kaşımak.
  15. Verb, Military ateşle taramak.
    rake a ship: bir gemiyi baştan başa topa tutmak.
    rake a trench: bir siperi
    (makineli tüfekle) taramak.
  16. Verb gözden geçirmek, elemek, incelemek.
  17. Verb meyletmek, eğilmek, meyilli/eğimli/eğik olmak.
  18. Verb eğmek, meylettirmek.
belleğini/hafızasını yoklamak, hatırlamaya çalışmak.
tırmıklanmak Verb
tırmık
eski evraklar arasında aramak Verb
(a) gazinoda mizleri tırmıkla toplamak, (b) çok para kazanmak.
He must be raking in $2000 a week.
(c)
rake it in
k.d. çok para kazanmak.
He must be raking it in!
para kesmek Verb
hızla çok para kazanmak Verb
gayrımeşru yoldan para almak.
araştırıp bulmak, bulup buluşturmak.
I'll try and rake out something for you to wear.
rake
out the fire: ateşi söndürmek için kömürlerini çıkarmak.
(a) (toprağı) tırmıklamak, (b)
mec. (geçmişi) kurcalamak, tekrarlamak.
geçmişi eşelemek Verb
taramak Verb
eski el yazmalarını bir bir gözden geçirmek Verb
birlikte servet yapmak Verb
servet toplamak Verb
(a) güçlükle bulmak.
rake up enough money for the rent. (b) (geçmişi) eşelemek, kurcalamak.
şiddetle azarlamak, haşlamak.
bir şeyden kâr elde etmek Verb