birinin el falına bakmak
Verb
silici okuma
Information Technology
konuşulanı konuşanın dudaklarını gözleyerek anlamak
Verb
okunacak kitapların listesini yapmak
Verb
yazılı müziği ilk bakışta okumak
Verb
(protokol) okumaktan vazgeçmek
Verb
olduğu gibi kabul etmek, söyleneni/beyan edileni doğru saymak, fazla araştırmaya gerek duymadan beyan
edilenle yetinmek.
We can take his ability as read, but is his character suitable for this job?
tutanağı okunmuş saymak
Verb
bir kitabı yazıldığı dilde okumak
Verb
bir kitabı baştan sona okumak
Verb
bir konferansı okumak
Verb
bir konu hakkında ders takriri vermek
Verb
bir mektubu yüksek sesle okumak
Verb
bir toplantıya rapor okumak
Verb
bir toplantıya rapor okumak
Verb
bir bilmeceyi bilmek
Verb
bir önceki toplantının tutanaklarını okuyup teyit etmek
Verb
bir önceki toplantının tutanaklarını okuyup teyit etmek
Verb
gizli/kapalı anlamı sezmek/anlamak, sezmek, farkına varmak,
argo çakmak.
gizli anlamı keşfetmek/sezmek, ne kastedildiğini anlamak/sezmek, dilinin altındakini keşfetmek.
If you read between lines, this letter is really a request for money.
gizli anlamı çıkarmak
Verb
gizli anlamlar çıkarmak
Verb
el yazısı metinde başka türlü olmak
Verb
akıcı şekilde okumak
Verb
mecliste bir önergeyi ilk kez okumak
Verb
bilgisayara verileri aktarmak.
tutanağı yüksek sesle okumak
Verb
anlamını çıkarmak/sezmek, (belirtilen şekilde) anlam vermek, anlamına çekmek.
Don't read anything into my decision not to run for office: Kararımdan seçime katılmayacağım anlamını çıkarma.
He read into the statement a deep insult: Beyanatta derin bir hakaret anlamı sezdi.
bir mektuptan anlam çıkarmak
Verb
bir cümleden olmayan bir anlam çıkarmak
Verb
çağdaş modern dilleri öğrenmek
Verb
çağdaş dilleri öğrenmek
Verb
(yüksek sesle veya kendi kendine) bir şeyi iyice okumak
Verb
bir şeyi iyice okumak
Verb
okurken uyuyakalmak.
read someone to sleep: kitap okuyup uyutmak.
salt okunur
Information Technology
Salt Okunur Bellek
Information Technology
(a) (siyasî partiden vb.) ihraç etmek, üyeliğine son verildiğini ilân etmek, (b) (bilgisayardan) bilgi
almak, (c) yüksek sesle okumak.
He read out his answer to the class. Could you just read out this next paragraph?
bir vasiyetnameyi yüksek sesle okumak
Verb
vasiyetnameyi açıp okumak
Verb
bir vasiyetnameyi açıp okumak
Verb
parti liderleri tarafından istenmeyen kişi ilan edilmek
baştan- başa/tekrar okumak.
metini yeniden okuyup düzeltmek
Verb
bir metni yeniden okuyup düzeltmek
Verb
bir kopyayı esas metinle karşılaştırmak için okumak
Verb
metin provalarını okumak
Verb
birinin falına bakmak
Verb
birinin düşüncesini okumak
Verb
birinin düşüncelerini okumak
Verb
steno notlarını okumak
Verb
uzun uzadıya öğüt vermek.
birine ders öğretmek
Verb
birinin dersini yoklamak
Verb
birinin ciğerini okumak
Verb
birini partiden çıkarmak
Verb
birşeyi sonuna kadar okumak
Verb
bir şeyi rıza gösterilmiş olarak yorumlamak
Verb
bir toplantının zabıt ptılarını okumak
Verb
gazeteleri gözden geçirmek
Verb
gazeteleri gözden geçirmek
Verb
azarlamak, paylamak, tekdir etmek; gürültünün kesilmesini emretmek; suçlamak, itham etmek.
suyun seyrüsefere elverişliliğini araştırmak, sudaki sığ, kayalık, şiddetli akıntı ve düşü yerlerini incelemek.
bir sözleşmeyi baştan sona iyice okumak
Verb
bir sözleşmeyi baştan sona okumak
Verb
sözleşmeyi baştan sona okumak
Verb
trafik işaretlerinden anlam çıkarmak
Verb
= read up on: okuyup öğrenmek, incelemek, derin bilgi edinmek, tetebbu etmek.
I'll have to read up on this particular case.
(önerge) parlamentoda ilk kez okunmak
Verb
Aklından geçenleri biliyorum.
bir şeyi başka sözlerle ifade etmek
Verb
bir bilimsel toplantıda okunan araştırma
(a) sonunun/akibetinin yaklaştığını görmek, (b) gerçeği olduğu gibi görmek, apaçık hakikati görmek/anlamak.