reckon

  1. Verb saymak, hesaplamak, hesap etmek, hesaba katmak.
    She no longer reckoned the weeks and the months of
    her widowhood. reckon the cost before you decide. My pay is reckoned from the 1st of the month.
  2. Verb telâkki etmek, saymak, … gözü ile bakmak.
    He is reckoned (to be) a great actor. I reckon him as a
    friend/among my friends. They reckon him a fool.
  3. Verb zannetmek, farzetmek, tahmin etmek.
    I reckon (that) he will come soon. How much do you reckon (that) he earns?
  4. Verb
    reckon up: hesaplamak, toplamak, hesap görmek.
    He reckoned up the cost.
kafadan hesap etmek Verb
kafasından hesaplamak Verb
birini dost saymak Verb
zararıni hesap etmek Verb
zararını hesaplamak Verb
kendi kendine gelin güveyi olmak, ilgililere danışmadan iş görmek, güçlükleri düşünmeden plân kurmak.
kendi kendine gelin güveyi olmak, ilgililerin fikrini almadan plân hazırlamak.
liderlerden sayılmak Verb
fazla mesai saatlerini hesaplamak Verb
hesaba katmak Verb
taksinin ücretini hesaba katmak Verb
hayvan sayısı olarak ifade etmek Verb
(a) -e güvenmek/dayanmak/bel bağlamak.
You can always reckon on me (to help you). (b) ummak, beklemek.

We're reckoning on a large profit/on being 1 hour late. You can't reckon on seeing him.
miras kalacağını ümit ederek ona göre davranmak Verb
miras kalacağını bekleyerek ona göre davranmak Verb
birinin geleceğini hesaba katmak Verb
bir şeye güvenmek Verb
bir kere daha gözden geçirmek Verb
baştan başa hesaplamak Verb
baştan sona hesaplamak Verb
yeniden hesaplamak Verb
geçim maliyetine kirayı da katmak Verb
bu yörelerin en zengin kişisi sayılmak Verb
hesaptan bir şeyi düşmek Verb
bir tatilin kaça çıkacağını hesaplamak Verb
bir girişimin maliyetini hesaplamak Verb
taksi ücretini hesaba katmak Verb
muhtemel giderleri hesaplamak Verb
muhtemel giderleri hesaplamak Verb
(Br) kasa yapmak Verb
saymak Verb
hesap toplamak Verb
hesabı toplamak Verb
kasayı yapmak Verb
birinin yardımına güvenmek Verb
bir şeye güvenmek Verb
(a) hesaba katmak, (rakip/muhasım olarak) gözönüne/göze almak. (b) hesaplaşmak, hesap vermek, kozunu
paylaşmak.
If you hit the child again you'll have me to reckon with.
bir tehlikeyi hesaba katmak Verb
hesaba katmamak, ka'le almamak.
They reckoned without his decision.
biriyle hesaplaşmak Verb
miktarı ağırlık olarak değil