rod

  1. Noun çubuk, değnek, baston, sırık.
  2. Noun (bitki) sürgün, düz ve ince dal.
  3. Noun (bkz: fishing rod ).
  4. Noun metre çubuğu, uzunluk ölçüsünde kullanılan çubuk.
  5. Noun 5.5 yardalık (≈ 5.03 m.) uzunluk ölçüsü.
  6. Noun 30.25 yarda karelik (≈ 25.3 m2) alan ölçüsü.
  7. Noun (ceza aleti olarak kullanılan) çubuk demeti, falaka değneği.
  8. Noun ceza, disiplin cezası.
  9. Noun (makam/yetki simgesi olarak) âsâ.
  10. Noun (müstebitçe) hâkimiyet, hükmetme, hüküm sürme, yetki, kudret.
  11. Noun
    lightning rod ile ayni anlama gelir. yıldırım siperi.
  12. Noun havlu askısı, perde çubuğu.
  13. Noun (İncile göre) kabile, aşiret.
  14. Noun tabanca, revolver.
  15. Noun, Anatomy göz retinasında ışığa duyarlı çubuk şeklindeki göze. (bkz: cone ) (4)
  16. Noun, Bacteriology çubuk şeklinde mikrop.
  17. Noun
    leveling rod = stadia rod ile ayni anlama gelir. mira, ölçülü/taksimatlı çubuk.
  18. Noun (marşandiz trenlerinde) vagon çeki çubuğu, cer/koşum çubuğu.
  19. Noun (bkz: hot rod ).
  20. Transitive Verb çubuk dikmek, (özellikle yıldırım siperi olarak), çubuklarla donatmak.
  21. Transitive Verb (alçıyı/çimentoyu) çubukla düzeltmek/tesviye etmek.
sözünü tutma
yükü kendi sırtına yüklemek Verb
Avam Kamarası teşrifat nazırı.
Gentleman Usher of the Black Rod ile ayni anlama gelir. Noun
gaz kumanda tertibatı
(oto) krank/bağlama/piston kolu.
koşum çubuğu
korniş, perde rayı.
germe çubuğu
çatal çubuk: yeraltında maden veya su aramada kullanılan genellikle fındık ağacından yapılmış çatal çubuk. Noun
çatal çubuk: yeraltında maden veya su aramada kullanılan genellikle fındık ağacından yapılmış çatal çubuk. Noun
divining rod Noun
direksiyon çubuğu
olta kamışı.
olta kamışı. Noun
yakıt çubuğu Noun
mastar çubuğu
ray açıklığı masdarı
ray açıklığı masdarı
mastar
motoru yenilenmiş ve gövdesi tamir görmüş eski araba. Noun
cezaya boyun eğmek Verb
(topoğrafya) mira, seviye farkı ölçmekte kullanılan taksimatlı çubuk. Noun
yıldırım siperi, yıldırım savar, siperi saika: yıldırımın zararından korumak, için bina, direk vb.'nin
tepesine konulan ve iletken tellerle toprağa bağlanan sivri uçlu çubuk.
rod ile ayni anlama gelir. yıldırım siperi.
paratoner Noun
ölçü değneği/çubuğu.
biyel
piston kolu.
baskı çubuğu
biyel
germe çubuğu
iskandil çubuğu
direksiyon çubuğu
direksiyon çubuğu
bağlantı çubuğu
germe çubuğu
ölçü latası Noun
deneme çubuğu
bağlama çubuğu, gergi çubuğu. Noun
(oto) bağlama rotu. Noun
perde askı rayı.
çubuk otu
(Viburnum cassinoides, V. nudum). Kuzey Amerika'da yetişir, beyazımsı çiçek açar, çubuk gibi sürgünleri vardır. Noun
çubuk anten
çubuk açıklığı
biyel yatağı
biyel yatağı
biyel civatası Noun
bir kimseyi cezalandırmayı tasarlamak, bir kimsenin hoşlanmayacağı şeyler plânlamak, birisi için kızılcık sopası hazırlamak.
birine sert/müsamahasız davranmak, sıkı zaptürapt altında tutmak.
demir çubukla hüküm sürmek Verb
yumrukla yönetmek Verb
Kızını dövmeyen dizini döver.