roundup

  1. Noun davarı/sığırı bir araya toplama.
  2. Noun sığırtmaç, sürüyü toplayan/güden kimse.
  3. Noun toplanma, toplantı, toparla(n)ma, dağınık şeyleri/kişileri bir araya getirme.
    a roundup of criminals/of
    suspected persons. a roundup of old friends.
  4. Noun özet, hulâsa, icmal.
    a roundup of late news.
bir baskın düzenlemek Verb
suçluları toparlama
(a) (sığır/koyun vb. sürüsünü) toparlamak, bir araya toplamak.
We sent the dogs to round up the sheep.
(b) toplamak, bir araya getirmek.
They had rounded people at gun point. (c)
den. palanga makaralarını birbirine yaklaştırmak.
balıksırtı
toplama
dolaşma