kendi yıkımına koşmak
Verb
mecburî tahliye, zorla çıkar(ıl)ma.
When they began to cause a disturbance they were given a bum's rush.
kabaca kovma, kapı dışarı etme, sepetleme.
He gave the job seekers the bum's rush.
altına hücum: altın madeni keşfedilen bölgeye halkın kütle halinde göçmesi (1849'da Kaliforniyaya olduğu gibi).
Noun
(ovmakta kullanılan) atkuyruğu otu
(Equisetum hymale).
Altına Hücum
Proper Name, Cinema
bir kanun tasarısını meclisten acele geçirmek
Verb
(a) sazdan çıra, saz mumu, yağa batırılıp yakılan kuru saz, (b) önemsiz/değersiz kimse/şey.
iş çıkış saatinde koşuşmanın en yoğun olduğu zaman
işten çıkış saatleri
Noun
acele yeni siparişlerde bulunmak
Verb
sonu ölümle biteceği bir şeye atılmak
Verb
sonu ölümle bitecek bir şeye atılmak
Verb
yeni yatırımlara atılmak
Verb
yeni yatırımlara atılmak
Verb
yayınlamakta acele etmek, olur olmaz şeyi yayınlamak.
hemen üretime geçmek
Verb
şehir yaşamının fasılasız hareketliliği
birden hücum etmek, şiddetle taarruz etmek, püskürtmek.
I felt the blood rush to my head: Kan
beynime hücum etti (çok öfkelendim).
birine acele makale yazdırmak
Verb
birinden acele para istemek
Verb
birisinden acele para istemek
Verb
birini acele hastaneye götürmek
Verb
çabuk sonuç çıkarmak
Verb
cepheye acele asker göndermek
Verb
takviye kuvvetleri yetiştirmek
Verb
akan siparişlere ayak uydurabilmek
Verb