sack

  1. Noun, Textile Industry çanta
  2. Noun, Textile Industry çuval
  3. Noun, Textile Industry torba
  4. Noun torba, çuval;
  5. Noun bir çuval dolusu;
  6. Noun kese kâğıdı, kâğıt/plâstik torba
    . A sack of candy.
  7. Noun
    sacque ile ayni anlama gelir. bol elbise/ceket;
  8. Noun yatak.
    I bet he's still in the sack.
  9. Noun işten atılma, kovulma, sepetlenme;
  10. Noun (beyzbol) üs, oyun yeri/üssü;
  11. Noun (İspanya ve Kanarya adalarında yapılan) beyaz şarap
  12. Noun yağma, vurgun, çapul, yağmalanan yer. (
    put to the) sack : yağma etmek, soyup soğana çevirmek.
  13. Noun müşkül mevkide bırakılmak, çıkmaza saplanmak, belaya çatmak.
  14. Transitive Verb çuvala koymak/doldurmak;
  15. Transitive Verb işten kovmak/atmak, sepetlemek; pabucunu eline vermek;
  16. Transitive Verb yağmalamak, yağma/talan etmek, soyup soğana çevirmek.
kömür çuvalı
işten kovulmak, sepetlenmek;
bir hizmetçiyi kovmak Verb
birini işinden kovmak Verb
birini işten kovmak Verb
kovmak, işten atmak, pabucunu eline vermek.
yatmak, yatağa girmek.
yatmak;
müşkül mevkide kalmak, çıkmaza saplanmak, belaya çatmak.
hold the bag ile ayni anlama gelir.
yağma etmek Verb
şapşal, beceriksiz kimse. Noun
(Br) Lordlar Kamarası'nı açmak Verb
birini işinden çıkarmakla tehdit etmek Verb
düz kısa ceket. Noun
düz-kısa ceketli. Adjective
çuval (gibi dümdüz) elbise. Noun
(askerlik) uyku zamanı
sendika faaliyetleri yüzünden işten çıkarmak Verb
uyuklamak Verb
uyumak Verb
çuval yarışı.
sack racer: çuval yarışçısı. Noun
çuval yarışı yapma. Noun
uyku saati
ödenmeyen bakiyenin tümü için sorumluluğu üstlenmek Verb