ancak, güçlükle, zorlukla, güç bela, pek.
I can scarcely see: Ancak/güçlükle görebiliyorum.
You could scarcely have found a better person for the job than Miss S: Bu iş için Miss S'den daha iyi birini pek bulamazdınız.
I scarcely know what to do: Ne yapacağımı pek bilemiyorum (şaşırıp kaldım).
Adverb