season

  1. Noun, Sports sezon
  2. Noun mevsim.
    Autumn is my favorite season. the rainy/cold season.
    the dull/dead/off season:
    durgun/ölü mevsim.
    last for a season: bir mevsimlik ömrü olmak.
  3. Noun süre, dönem, müddet, vakit, zaman.
    in the season of my youth: gençliğimde.
  4. Noun uygun zaman.
    It is not the season for frivolity: Hafifmeşrepliğin zamanı/sırası değil.
    in due
    season: uygun bir zamanda.
  5. Noun baharat.
  6. Verb terbiye etmek, çeşnilendirmek, lezzet vermek için baharat katmak.
  7. Verb çeşni vermek, ilginç hale getirmek.
    conversation seasoned with wit.
    season justice with mercy:
    adaleti merhametle uzlaştırmak.
  8. Verb alış(tır)mak, ustalaş(tır)mak, olgunlaş(tır)mak.
    troops seasoned by battle. a writer seasoned by experience.
    a seasoned soldier/writer.
  9. Verb (kereste) iyice kuru(t)mak.
kapanan mevsim
mevsim arası
inşaat mevsimi
iş mevsimi
ticaretin en faal olduğu mevsim
av mevsiminin kapanışı
avlanmanın yasak olduğu mevsim
avlanmanın yasak olduğu mevsim.
(sebze , meyve) çıkmak Verb
Noel iyi dilekleri Noun
tebrikler Noun
yeniyıl iyi dilekleri Noun
ölü sezon
ölü mevsim (her ticaretin kendine özel durgun olduğu süre
ölü mevsim
kuru mevsim
kurak mevsim
bir şeye bir mevsim boyu tahammül etmek Verb
turist mevsimine girmek Verb
bayram günleri Noun
av mevsimi
yetiştirme sezonu
sıcak dönem
iş mevsimi, hararetli mevsim: ticaretin, ekonomik faaliyetin hararetli ve fiyatların yüksek olduğu mevsim.

Your ticket will cost more if you fly during (the) high season in summer.
Noun
tatil mevsimi
av sezonu
vakitli vakitsiz
(a) (bir şeyin) bol olduğu zaman.
Orange is now in season. (b) vaktinde, uygun zamanda.
a word
in season: yerinde bir söz.
in good season: tam zamanında.
in and out of season: olur olmaz zamanlarda. (c) (hayvan) kızgın, çiftleşmeye hazır, (d) av mevsimi.
mevsim dışı zamanlarda
mevsim sonu
turist trafiğinin ve genellikle fiyatların en düşük olduğu dönem
yılın
fiyatların en düşük olduğu dönem
pazarlama mevsimi
satış mevsimi
çiftleşme mevsimi Noun, Zoology
işlerin durgun olduğu zaman
mevsim sonu
versiyon dışı
belli hayvanların avlanmasının caiz olduğu mevsim
av müsaadesi olan mevsim
Çılgın Dostlar Proper Name, Cinema
seansın açılışı
açılış mevsimi
açılış açılma mevsimi
mevsimsiz, zamansız, vakitsiz, yersiz.
The price is so high because roses are out of season now.
en çok inşaat yapılan mevsim
turist trafiğinin en yoğun olduğu dönem
mevsimin en civcivli zamanı
yoğun sezon
işlerin en çok yoğun olduğu zaman
mevsimin sonu
(giyim sanayii) ölü mevsim
mevsim sonu
mevsim ürünleri Noun
tatil diye daha yüksek fiyat istemek Verb
yağmur mevsimi
yağmurlu mevsim
kısa süre dinlenmek Verb
satış mevsimi
sevkıyat mevsimi
avlanma mevsimi
ara sezon Noun, Tourism
ölü mevsim
piyasanın durgunluk zamanı
satışların yoğun olduğu mevsimde yüksek fiyat istemek Verb
uygun zamanda harekete geçmek Verb
vergi tahsili mevsimi
vergi tahsili mevsimi
ölü mevsim
ölü mevsim
tiyatro mevsimi
turizm mevsimi
turist mevsimi
seyahat mevsimi
(US) tatil zamanı
tatil zamanı
mevsimine göre değişmek Verb
yağmurlu mevsim
kış mevsimi.
yersiz söz
saçma söz
çalışma mevsimi
mevsim ticareti
kurak mevsim
mevsimden mevsime değişen tarife
abonman kartı/bileti. Noun
yeni yıl tebriki
abonman kartı almak Verb
stoku gelecek mevsim için saklamak Verb
mevsim sonu satışı
(Br) avlanmanın yasak olduğu mevsim
abonman kartı olmak Verb
düşük tarife ücreti
aylık abonman
aylık abonman bileti
mevsim sonu alımı
(Br) aylık öğretim kartı
abonman kartı almak Verb
işçi abonman karnesi
işçi abonman karnesi