spar

  1. Noun direk, seren, ağaç.
    spar buoy: direkli şamandıra
    spar deck: üst güverte, kuntra güverte.
  2. Noun uçak kanadının ana kirişi.
  3. Noun yumruk dövüşü, boks maçı.
  4. Noun yumruklarla hamle yaparak korunma.
  5. Noun kavga, dövüş.
  6. Noun spat, tabakalı taş.
  7. Transitive Verb direk/seren dikmek.
  8. Transitive Verb yumruk kavgası/boks yapmak.
    sparring partner: boksta idman arkadaşı.
  9. Transitive Verb yumruklarla hamle yaparak kendini korumak.
  10. Transitive Verb horoz gibi dövüşmek, horoz dövüşü yapmak.
neceftaşı, kalsiyum fluorit.
barite Noun
İzlanda billûru: ışığı ucaylayan (polarize eden) ve çift kıran saydam bir kalsit.
labradorite.