speak

  1. Verb konuşmak, söylemek.
    to speak to someone: birisiyle konuşmak.
    to speak the truth: doğruyu/hakikati
    söylemek.
    Do you speak English? İngilizce bilir misiniz?
  2. Verb sohbet etmek.
  3. Verb konuşma yapmak, nutuk söylemek, hitap etmek, hitabede bulunmak.
  4. Verb bahsetmek, bahsini/sözünü etmek.
    We were speaking of you: Sizden bahsediyorduk.
  5. Verb belirtmek, ifade etmek.
  6. Verb çalmak, ses vermek.
  7. Verb (köpek) emir verilince havlamak.
    speak! Haydi, havla!
  8. Verb (gemiler arası) işaretleşmek, işaretle haberleşmek.
(bir konuda) fikrini söylemek/açıklamak, oy/fikir beyan etmek.
bile bile konuşmak Verb
davranışını haklı çıkarmaya başlamak Verb
düşündüğünü açıkça/çekinmeden söylemek.
açık ve isabetli konuşmak Verb
konuya bağlı kalmak Verb
yerinde söz söylemek Verb
kendi fikrini belirtmek Verb
hakikati söylemek Verb
evlenme teklifi yapmak Verb
aklından geçeni söylemek Verb
şaka yollu konuşmak Verb
birini memnun etmek için düşündüğünden başka türlü ağız kullanmak Verb
düşüncelerini açıkça söylemek.
söz hakkından vazgeçmek Verb
söz istemek Verb
konuşmaya yeltenme
oylama ve serbest konuşmaya hakkı olmak Verb
oylamaya ve serbest konuşmaya hakkı olmak Verb
söyleyecek sözü olmak Verb
nutku tutulmak Verb
ticari konuşma dili
birine söz vermek Verb
söz hakkı Noun
gûya, sanki, âdetâ, sözde, sözün gelişi, tabir caizse.
tabir caizse.
abartmak Verb
bir şey hakkında konuşmak Verb
şundan bundan konuşmak Verb
önerge aleyhinde konuşmak Verb
önerge aleyhinde konuşmak Verb
birinin aleyh inde konuşmak Verb
bir konu üzerinde açılarak konuşmak Verb
bir konu üzerinde enine boyuna konuşmak Verb
konu üzerinde enine boyuna konuşmak Verb
bir konu üzerinde epey bir süre konuşmak Verb
bozuk ingilizce konuşmak Verb
resmï ve talimat gereğince konuşmak, ezbere konuşmak.
açık ve sarih konuşmak Verb
bile bile konuşmak Verb
açık konuşmak Verb
incitici sözler söylemek Verb
haysiyet kırıcı konuşmak Verb
küçük düşürücü şekilde konuşmak Verb
birini yerici konuşmak Verb
saygısızca konuşmak Verb
küçük düşürücü tavırla konuşmak.
İngilizce'yi ve Fransızca'yı aynı kolaylıkta konuşmak Verb
ingilizce ve fransızca'yı aynı rahatlıkla konuşmak Verb
İngilizceyi hafif Fransız şivesi ile konuşmak Verb
biri hakkında kötü konuşmak Verb
irticali konuşmak Verb
hazırlanmadan konuşmak Verb
irticalen konuşmak Verb
dostça konuşmak, yaklaşıp söz açmak.
kekelemek Verb
iyi Fransızca konuşmak Verb
bülbül gibi konuşmak Verb
(a) lehinde konuşmak, savunmak, (b) … adına/namına konuşmak, (c) seçmek, ayırtmak, rezerve etmek.
The
first 200 cars of this new model have already been spoken for. (d) açıkça göstermek, ispat etmek, tanıklık yapmak.
That speaks well for his perseverance: Bu onun sebatını ispat eder.
a fine job which speaks well for the workers and for the company. (e)
speak for itself/themselves: apaçık, meydanda, fazla söze/izaha gerek yok.
The facts speak for themselves: Durum apaçık/meydanda, hakikat ortada.
haklı bir gaye uğruna konuşmak Verb
yeterli kanıt olmak Verb
müzakere etmek Verb
kendi için konuşmak Verb
bir şey hakkında fikir beyan etmek Verb
önergeyi reddetmek Verb
daha geniş milli bir programa dayanarak konuşmak Verb
ezberden konuşmak Verb
sert konuşmak Verb
birinin hakkında övgüyle konuşmak Verb
biri hakkında övgüyle konuşmak Verb
aleyhinde konuşmak, iftira etmek, kötülemek.
fazla süslü bir dille konuşmak Verb
alçak sesle konuşmak Verb
ölçülü konuşmak Verb
tumturaklı bir dil ile konuşmak Verb
kaba bir şekilde konuşmak Verb
bir davayı savunmak Verb
bir şeyi savunmak Verb
aynı ağzı kullanmak Verb
acı konuşmak Verb
birinin adına konuşmak Verb
biri hakkında övgülü sözler söylemek Verb
birini göklere çıkarmak Verb
imajlarla konuşmak Verb
ölçülü konuşmak Verb
ölçülü konuşmak Verb
kinayeli konuşmak.
birinden sitayişle bahsetmek Verb
umuma hitap etmek Verb
birinin lehinde konuşmak Verb
birinin sözünü kesmek Verb
birinin lehinde konuşmak Verb
bir önergenin lehinde konuşmak Verb
birinin lehinde konuşmak Verb
bir şeyi desteklemek Verb
kısa cümlelerle konuşmak Verb
ağzını açmamak Verb
zikretmek, bahsetmek.
birinden sitayişle bahsetmek Verb
biri hakkında yüksek perdeden konuşmak Verb
(US) irticalen konuşmak Verb
teklifsiz konuşmak Verb
mahrem konuşmak Verb
gayrı resmi konuşmak Verb
elinde yazılı metin olmadan konuşmak Verb
gündem hakkında konuşmak Verb
isminin açıklanmaması şartıyla konuşmak Verb
televizyonda konuşmak Verb
televizyon da konuşmak Verb
gündem konusunda konuşmak Verb
açık söylemek Verb
açıkça söylemek, yüksek sesle /çekinmeden/serbestçe söylemek/konuşmak, herkese söylemek/yaymak.
sıra gelmeden konuşmak Verb
ülke çapında bütün radyo yayınlarında konuşmak Verb
iğnelemek Verb
birçok dil konuşmak Verb
bir çok dil konuşmak Verb
terslemek Verb
asıl meseleden söz etmek Verb
asıl meseleden sözetmek Verb
aynı dili konuşmak Verb
genizden/burundan konuşmak.
seslenmek Verb
söylemek Verb
geçen bir gemi ile flamalarla konuşmak Verb
geçen bir gemiyle flamalarla konuşmak Verb
birine bir işten söz etmek Verb
biriyle özel olarak konuşmak Verb
konu üzerinde konuşmak Verb
(a) konuya bağlı kalmak, (b) yerinde/isabetli söz söylemek, öz konuşmak.
yerinde konuşmak Verb
konudan dışarı çıkmamak Verb
derdini anlatamamak Verb
duvara hitap etmek Verb
düzeltmeler yapılmaya açık kaydıyla konuşmak Verb
açıkça konuşmak Verb
(a) yüksek sesle konuşmak.
speak up, please: I can't hear you. (b) çekinmeden/açıkça söylemek.

He spoke up in defence of his political beliefs. speak up for someone: birinin lehinde konuşmak.
uzun konuşmak Verb
kitaplar doldurmak Verb
açıkça ve tam olarak anlatmak/belirtmek, apaçık belli etmek, manidar olmak.
birinin hayırseverliğini anlata anlata bitirememek Verb
birini övmek/methetmek.
alçak sesle konuşmak Verb
durumu bilerek konuşmak Verb
bir şeyin aslını esasını bilerek konuşmak Verb
bir dili anadiliymiş gibi telaffuz etmek Verb
kontrolsüz konuşmak Verb
kontrol suz konuşmak Verb
notlara başvurarak konuşmak Verb
notsuz konuşmak Verb
notlara başvurmadan konuşmak Verb
sakınmadan konuşmak Verb
Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. Sentence
birini gerçeği konuşmaya teşvik etmek Verb
konuşma ve oy vermeye yetkisi olmak Verb
Böyle konuşmak sana yakışmıyor.
kayda değer bir şey olmamak Verb
hazırlıksız konuşma
lastikli konuşmak Verb
birini (överek) göklere çıkarmak.
bahsetmeye değer, önemli, ehemmiyetli, zikre değer.
The country has no mineral resources to speak of.
harbi konuşmak (argo) Verb
aksanı bozuk