striking

  1. Adjective çarpıcı
  2. Adjective vuran, çarpan.
    within striking distance: çok yakın, vuracak mesafede.
  3. Adjective göze çarpan, dikkati çeken.
    The most striking thing in İstanbul is the multitude of beautiful mosques.
    A striking lack of enthousiam. a striking likeness: şaşılacak benzerlik.
  4. Adjective olağanüstü, fevkalâde, harikulâde, göz alıcı.
    a woman of striking beauty.
  5. Adjective grevde, grev yapan.
Madeni para basımı (NACE kodu: 32.11) Noun, Trades-Professions
hesabı dengeleme
mizah yapma
(Br) mahkemeden iflasını talep etme
(US) jüri üyeleri listesinin düzenlenmesi
gösteriş
çalar saat.
striking train: çalar saat mekanizması.
grev yapan işçi
açık kanıt
çarpıcı örnek Noun
ilginç olaylar Noun
dikkat çeken olaylar Noun
şaşırtıcı benzerlik
vurucu güç
vurucu kuvvet
önemli miktarda kazanç
çarpıcı manşet
çarpıcı benzerlik
grev yapan sendika üyesi
bilanço tanzimi
(protokol) mahkeme emriyle çıkarma
işe koyulma
kurucu güç
bir menkul kıymetin alım ya da satım opsiyonu kullanma fiyatı
yazılı belge
çakma
grev yapan işçi
hemen yakınında olmak Verb
başarmaya çok yakın olmak Verb
elde etmeye çok yakın olmak Verb
çok yakın olmak Verb
gösterişli
zahmetsizce, kavgasız gürültüsüz, bir kurşun atmadan, kimsenin burnu kanamadan.
The military coup
was accomplished without striking a blow: Askerî darbe, kimsenin burnu kanamadan başarıldı.