saçını başını yolmak, son derece üzülmek/öfkelenmek, öfkeden deliye/çılgına dönmek.
kalbini parçalamak, çok dokunmak/hüzün vermek.
yıpranma ve eskimeyi hesaba katmak
Verb
meslek gereği bedenin uğradığı hasar
normal eskime ve yıpranma
aşınma ve yıpranma payı olarak falan miktarı düşmek
Verb
(US) Br defterden bir çek koparmak
Verb
kitaptan bir sayfa koparmak
Verb
bir iddiayı çürütmek
Verb
bir iddiayı çürütmek
Verb
(a) eleştirmek, kötülemek, yerin dibine geçirmek, (b) azarlamak.
saldırmak, tırmalamak.
The fighting girls tore at each other with their nails.
(a) koparmak, ayırmak.
They are anxious to tear me away from her: Beni ondan ayırmak istiyorlar.
yıkmak, yırtmak, alaşağı etmek, tahrip etmek.
(a) saldırmak, üstüne atılmak, (b) sözle hücum etmek.
(vücudu) parçalamak, param parça etmek, parça parça etmek.
be torn limb from limb by wolves: kurtlar
tarafından parçalanmak.
(a) bağları koparmak, serbest kalmak, (b) çekip koparmak/ayırmak.
(a) hızla çekip çıkarmak.
I tore off my shirt and changed hurriedly. (b) hızla gitmek, kendini
atmak.
He tore off home. (c) (işi) bir çırpıda bitirmek, çırpıştırmak, çabucak yapıvermek.
He tore off 2 letters before dinner.
istemeye istemeye ayrılmak.
I couldn't tear myself away from this lovely spot: Bu güzel yerden
bir türlü ayrılmak istemedim.
(bir çıkıntıyı) kesmek
Verb
(bir çıkıntıyı) yontmak
Verb
birinin itibarını beşparalık etmek
Verb
birinin itibarını bozmak
Verb
yırtılıp koparılan sayfa (ilân vb. sayfası).
Noun
paramparça etmek, yırtmak, parçalamak.
bir mektubu yırtarak açmak
Verb