tumble

English-Turkish Translation

  1. devrilmek, yıkılmak.
  2. düşmek, yuvarlanmak.
  3. takla atmak.
  4. (mevkiinden/iktidardan) düşmek, mevkiini kaybetmek.
  5. yıkılmak, çökmek.
  6. tumble over: tökezlemek.
  7. acele ve dikkatsizce yürümek.
    to tumble upstairs: merdivenleri paldır küldür çıkmak.
  8. karıştırmak, altüst etmek, örselemek.
  9. (mevkiinden/iktidardan) düşürmek, devirmek, yuvarlamak, alaşağı etmek.
  10. yıkmak, tahrip etmek, harabeye çevirmek.
  11. cilâ makinesinde yuvarlayıp temizlemek.
  12. düşme, düşüş, yuvarlanma.
  13. takla, taklak.
  14. tökezleme, kapaklanma.
  15. borsa fiyatlarında düşüş, değer kaybı.
  16. ilgi/sevgi gösterisi.
    She wouldn't give me a tumble: Bana ilgi göstermedi.
  17. karışıklık, keşmekeş, dağınıklık.
    all in a tumble: karmakarışık, altüst.
    Everything was in
    a tumble: Herşey karmakarışıktı.
  18. düzensiz/karmakarışık yığın.
  19. fırsat, şans.
    He wouldn't even give me a tumble: Bana bir fırsat bile vermedi.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

be all in a tumble
tamamıyla altüst durumda olmak Verb
give someone a tumble
birine gereken dikkati göstermek Verb
tumble about
öteye beriye yuvarlanmak.
tumble books about
etrafa yaymak Verb
tumble books about
kitapları karıştırmak Verb
tumble down
göçmek Verb
tumble down
yıkılmak Verb
tumble down/over
yere düşmek, yıkılmak, çökmek, düşürmek, yuvarlamak.
Building is tumbling down.
tumble dryer
döner kazanlı çamaşır kurutucusu
tumble in
paldır küldür girmek, cumburlop düşmek, içine düşmek, yatağa girmek.
tumble in to bed: kendini
yatağa atıvermek.
toss and tumble in bed: yatakta sağa sola dönüp durmak.
tumble into one's clothes: acele giyinmek.
tumble into a war
bir savaşa sürüklenmek Verb
tumble into an old friend
eski bir dosta rastlamak Verb
tumble on(to) sth
.: bir şeye rastgelmek, tesadüfen bulmak.
tumble out of bed
yataktan fırlamak.
tumble over
yere düşmek, kapaklanmak.
He tumbled over and hit his head on the stone: Yere düştü ve başını taşa çarptı.
tumble over one another
üşüşmek, birbirinin üstüne binmek.
People tumbled over each other to buy the papers: Halk gazetelere
üşüştü = gazeteler kapışıldı.
tumble to
anlamak, kavramak,
argo çakmak.
tumble to pieces
parçalara ayrılmak Verb
tumble up
yataktan fırlamak,
den. çabucak güverteye çıkmak.
English-Turkish phrases from Zargan's own database