vanity

  1. Noun gurur, kibirlilik, böbürlenme, kendini beğenmişlik.
  2. Noun gösteriş, caka.
  3. Noun beyhudelik, nafilelik, hiçlik, boşluk.
    The vanity of a selfish life.
  4. Noun beyhude/nafile/bâtıl/boş şey.
    Fame, power, wealth: all is vanity .
  5. Noun
    vanity case/vanity bag/vanity box ile ayni anlama gelir. (kadınların) küçük el çantası.
  6. Noun (bkz: dressing table );
  7. Noun pudriyer, pudralık, aynalı pudra kutusu.
birinin gururunu okşamak Verb
yara almış gurur
vanity ile ayni anlama gelir. (kadınların) küçük el çantası.
bâtıllıklar fuarı (Bunyan'ın Hac Yolunda adlı eserinde adı geçen Vanity şehrindeki sergiye izafeten).
basım ve yayın masraflarını yazarların ödediği yayınevi.
basım ve yayın masraflarını yazarların ödediği yayınevi.
banyo tezgahı Noun, Construction
onda kibir denen şey yok