vent

  1. Noun delik, menfez, hava deliği/borusu, baca deliği.
  2. Noun (top kuyruğunda) barut ateşleme deliği, top falyası.
  3. Noun, Zoology (kuş, balık, sürüngenlerde) kıç.
  4. Noun mahreç, çıkak, çıkıt.
  5. Noun ifade (etme), açığa vurma.
    to give vent to: açığa vurmak, açıklamak, ifade etmek.
    give vent
    to one's feelings: içini dökmek, boşanmak, ağzını açıp gözünü yummak.
  6. Noun (ceketin /paltonun arkasında/yanında) yarık, körük, 7.
    esk. (bkz: emission ), (bkz: discharge )
  7. Verb açıklamak, ifade/izhar etmek, açığa vurmak, göstermek, belirtmek.
    vent one's anger/rage/fury on someone:
    öfkesini birisinden çıkarmak.
    She vented her rage on her associate. He vented his fury on the dog.
  8. Verb içini döküp ferahlamak.
    to vent one's dissappointment.
  9. Verb (sıvı, duman, vb.) salıvermek, boşaltmak.
  10. Verb (su samuru, vb.) suyun yüzüne çıkıp nefes almak.
öfkesini koyuvermek Verb
tutkulu bir konuşmada duygularını ifade etmek Verb
ağzını açmak Verb
duygularını koyuvermek Verb
hıncını odacıdan çıkarmak Verb
hırsıni çıkarmak Verb
hava borusu
nefeslik
hidrotermal menfez (Kaynak: Evrim Çalışkanları) Noun, Biology
arka kelebek camı
(Fr) bir tür talaş böreği
dedikodu yapmak Verb
kelebek camı Transport
nefeslik
havalandırma deliği
birinden birşeyin hıncını almak Verb
birinden birşeyin acısını çıkarmak Verb
havalandırma deliği
öfkesini kusmak Verb