waste

  1. Noun, Environment-Ecology atık
  2. Noun heder
  3. Verb boşuna harca(n)mak/ sarfetmek/edilmek, israf etmek, heder/heba ziyan etmek/edilmek/olmak.
    Don't waste your time and money.
  4. Verb kaçırmak, yerinde/zamanında kullanmamak.
    To waste an opportunity.
  5. Verb yıpratmak, aşındırmak.
  6. Verb tüketmek, yoğaltmak, istihlâk etmek.
  7. Verb yıpranmak, aşınmak, tükenmek, yok olmak.
  8. Verb tahrip/harap etmek, viraneye çevirmek.
    Long dry periods wasteed the land.
  9. Verb zayıfla(t)mak.
    The strange disease wasteed his whole body. He was wasteed by disease.
  10. Verb azalmak, tükenmek, bitmek.
  11. Verb (zaman) boşuna geçmek, heder olmak.
  12. Verb öldürmek.
  13. Noun israf, boşuna harcama, heder/telef/ziyan etme.
    waste of food is wicked while people are hungry.
  14. Noun kaçırma, yerinde/zamanında kullanmama.
    waste of opportunity.
  15. Noun yıpratma, yıpranma, aşın(dır)ma.
  16. Noun telef/ yok etme/olma.
  17. Noun harap/viran olma, yıkım, harabiyet.
  18. Noun harabe, virane, harap olmuş yer.
  19. Noun fire, kullanılmayan/işe yaramayan şey.
  20. Noun boş/metrûk arazi.
    No crops will grow on these stony wastes.
  21. Noun ıssız yer, beyaban.
  22. Noun çöp, artık, süprüntü.
    A lot of poisonous waste from the chemical works goes into the river.
  23. Noun kayaların mekanik ve kimyasal ayrışmasından meydana gelen maddeler.
  24. Adjective atılmış, kullanılmayan, işe yaramaz.
  25. Adjective (arazi, vb.) boş, hali, çorak, terkedilmiş.
  26. Adjective (şehir, bölge vb.) harap, viran.
  27. Adjective artık, kalıntı, ıskarta.
    waste products of manufacture.
  28. Adjective süprüntü, çör çöp, işe yaramayan.
    to salvage waste products.
  29. Adjective, Physiology dışkısal, bedenden atılan, ifraz edilen.
  30. Adjective artık/işe yaramaz ürünleri boşaltan/ toplayan.
    a waste pipe; waste pile.
  31. Adjective fazla, aşırı, lüzumsuz.
Tehlikeli atıkların toplanması (NACE kodu: 38.12) Noun, Trades-Professions
Tehlikesiz atıkların toplanması (NACE kodu: 38.11) Noun, Trades-Professions
elektronik atık Noun, Environment-Ecology
İyileştirme faaliyetleri ve diğer atık yönetimi hizmetleri (NACE kodu: 39) Noun, Trades-Professions
İyileştirme faaliyetleri ve diğer atık yönetimi hizmetleri (NACE kodu: 39.0) Noun, Trades-Professions
İyileştirme faaliyetleri ve diğer atık yönetimi hizmetleri (NACE kodu: 39.00) Noun, Trades-Professions
Tehlikeli atıkların ıslahı ve bertaraf edilmesi (NACE kodu: 38.22) Noun, Trades-Professions
Tehlikesiz atıkların ıslahı ve bertaraf edilmesi (NACE kodu: 38.21) Noun, Trades-Professions
Atıkların toplanması (NACE kodu: 38.1) Noun, Trades-Professions
Atığın toplanması, ıslahı ve bertarafı faaliyetleri; maddelerin geri kazanımı (NACE kodu: 38) Noun, Trades-Professions
boşuna nefes tüketmek.
parasını çarcur etmek Verb
zamanını boşa harcamak Verb
zamanını önemsiz şeyler için boşuna harcamak Verb
sözlerini boşa harcamak Verb
Atıkların ıslahı ve bertarafı (NACE kodu: 38.2) Noun, Trades-Professions
Su temini; kanalizasyon, atık yönetimi ve iyileştirme faaliyetleri (NACE kodu: E) Noun, Trades-Professions
Atık ve hurda toptan ticareti (NACE kodu: 46.77) Noun, Trades-Professions
kıraç
isteyerek yapılan hasar
kasti
tarımsal atık Noun, Environment-Ecology
değeri artıran maddi değişiklikler
hayvansal atık
atom artığı
(kiracı) kiralanan şeye zarar vermekten suçlanmak (suçlanmamak Verb
kimyasal atık Chemistry
ticari atık Noun, Environment-Ecology
maddi hasar
üstüpü. Noun
evsel katı atık Noun, Waste Management
evsel atık Noun, Environment-Ecology
evde gerekli onarımı yapmakla yükümlü olan kiracının bu yükümlülüğü yerine getirmeyerek kiralanan şeyin
harap olmasına neden olduktan sonra onu onarma
elektronik atık Noun, Environment-Ecology
göz yumulur kaybı
yangın hasarı
yiyecek maddesi ziyanı
ziyan/heder olmak, boşa gitmek, çöpe atılmak.
tehlikeli atık Noun, Environment-Ecology
evsel atık Noun, Environment-Ecology
maddi hasar yüzünden (bir kiracıyı) sorumlu tutmak Verb
(bir kiracıyı) maddi hasar yüzünden sorumlu tutma
yanabilir atık Noun
endüstriyel atık Noun, Environment-Ecology
toprağı yakıp yıkmak Verb
tahrip/harap etmek, tahrip etmek, yakıp yıkmak, harabeye çevirmek.
tahrip/harap etmek, yıkmak, mahvetmek, yok etmek.
hiç kullanılmamak Verb
tıbbi atık
kentsel katı atık Noun, Environment-Ecology
doğal yıpranma
nükleer atık
nükleer artıklar
ambalaj atığı
kiracının ihmal sonucu kiralanan şeye zarar vermesi
müsaade edilen kaybı
ihmal edilen gerekli bina tamiratı
petrol israfı
(kiracı) kasti maddi zarar
radyoaktif atık Noun, Environment-Ecology
fire oranı
atıkların yeniden kazanılması
atıklardan yararlanma
telef olmak Verb
yazık olmak Verb
katı atık Noun, Environment-Ecology
artıkların yeniden kazanılması
kentsel ve endüstriyel atıklar
kiracının icrai fiilleri sonucunda kiralananda yer alan hasar
bilerek yapılan israf
kaynatmak Verb
çok vakit kaybetmek Verb
ıskarta muhasebesi Noun
fire payı
(hastalıktan) zayıf düşmek, zayıflayarak eriyip bitmek, ağır ağır azalmak/tükenmek/telef olmak.
Since
my aunt became ill, she has been wasting away.
bir hesabın alacak ve borçlarını bir arada göstermek üzere günlük olarak düzenlenen fiş
icmal
prima nota
müsvedde defteri
primanota
yevmiye defteri
boşuna tiraj (bir dergi ya da gazetede reklamı yapılan ürün ya da hizmeti satın alma olasılığı az olan okuyucuların sayısı
mucur
çöp kovası Noun, Waste Management
çöp kutusu Noun, Waste Management
çöp tenekesi Noun, Waste Management
çöp ve atık yok etme
pis su borusu
kullanılmayan enerji
boşaltma kapağı
ıskarta mal
çöp ve atık yok etme
kullanılmayan ısı
atık ısı Noun, Energy-Resources
çöp yakma
çorak toprak
atık yönetimi Noun, Environment-Ecology
çıkıntı
ıskarta
atık maddeler Noun
parayı boşa harcamak Verb
birşeye para harcamak Verb
birşeye para akıtmak Verb
parayı birşey için çarçur etmek Verb
birşeyi yapma konusunda çabuk davranmak Verb
birşeyi yapmada elini çabuk tutmak Verb
vakit kaybetmeden birşey yapmak Verb
İsraf etmezsen muhtaç olmazsın.
para israfı
zaman kaybı Noun
su israfı
atık yağlar Noun
çöpe atılan kâğıt
çöp sepeti
kirli su/lâğım borusu, boşaltma borusu. Noun
döküntü, ıskarta, işe yaramayan yan ürün. Noun
dışkı, idrar vb. gibi vücuttan atılan maddeler. Noun
birinden kurtulmak Verb
birini yenmek Verb
birini mağlup etmek Verb
birini öldürmek Verb
fazla buhar, çürük buhar.
gemi ambarındaki boş mekân
siftinmek Verb
sallanmak Verb
geminin kullanılmayan mekânı
pis su sifonu
atık arıtma tesisleri Noun
atık arıtma tesisleri Noun
atıktan yararlanma
boşaltmak valfı
kirli su valfi
boşaltma valfi
pis su Noun, Environment-Ecology
atıksu Noun, Environment-Ecology
toplama kuyusu, yer yüzü sularını toplayıp yer altına gönderen kuyu.
boşa dil dökmek Verb
boşuna uğraşmak Verb
boşa konuşmak Verb
bozkırı ekmek Verb
Boşuna uğraşma. Sentence
atıkların denize verilmesi
entegre atık yönetimi Noun, Environment-Ecology
belediyenin atıkları değerlendirmesi
nükleer artıkların yok edilmesi
boşuna zaman harcama
radyoaktif atık madde
çöle dönmek Verb
geri dönüşümsüz atıkların güvenli bertaraf edilmesi
geri kazanımsız atıkların güvenli bertaraf edilmesi
sırf zaman kaybı
körelme
gır gır kaynatmak (argo) Verb
ıskartaya çıkan ürünlerin kullanımı
ıskartaları kullanmak Verb