wound

  1. Noun yara, bere.
    bullet/knife wound: kurşun/bıçak yarası.
    rub salt to someone's wound: birinin yarasına tuz sürmek.
  2. Noun incinme, rencide olme, gönül yarası.
    a wound to her pride: izzeti nefis yarası.
  3. Verb yaralamak.
    The shot wounded his arm. He wounded him in the arm.
  4. Verb incitmek, gücendirmek, rencide etmek, kalbini kırmak.
  5. Verb (bkz: wind )
bıçak yarası Noun, Medicine
kesici ve delici alet yarası Noun, Medicine
kurulmak Verb
batın yarası Noun, Medicine
batında yara Noun, Medicine
abdominal yara Noun, Medicine
abdomen yarası Noun, Medicine
abdomende yara Noun, Medicine
açık yara
kurşun yarası Noun, Medicine
yara kabuğu
yara olmak Verb
(alınan) bir yaradan ölmek Verb
alınan bir yaradan ölmek Verb
pansuman yapmak Verb
birinin yarasını pansuman etmek Verb
pansuman
çıkış yarası
çıkış yarası (vücuda giren bir kurşunun çıkarken yaptığı yara
sathî/hafif yara: kemiğe/iç organlara işlemeyip yalnız etli kısmı etkileyen yara. Noun
kurşun yarası Noun, Medicine
ateşli silah yarası Noun, Medicine
tarihi yara Noun
nemli yara Noun, Medicine
yarayı açmak Verb
yara deşmek Verb
tendürdiyot sürmek Verb
tuz biber ekmek Verb
kendi kendini yaralama
tümsek
hayatı tehlikeye sokan yara
kesmek Verb
kibrine dokunmak Verb
birinin gururunu kırmak Verb
tasfiye edilmiş
kopacak gibi gerilmiş
dolanmak Verb
yaram acımak Verb