parmak, elin başparmaktan başka herhangi bir parmağı.
first/index finger: işaret/şehadet parmağı.

second/middle finger: orta parmak.
third/ring finger: yüzük parmağı.
little finger: küçük parmak, serçe parmağı
İsim
eldiven parmağı. İsim
(uzunluk ölçüsü olarak) parmak genişliği. İsim
parmak boyu/uzunluğu, ≈ 11.5 cm. İsim
gösterge, ibre, müş'ir gibi parmağa benzer şey.
the finger on the speedometer. İsim
(makine parçalarında) çıkıntı. İsim
parmakla dokunmak, ellemek, el sürmek.
She fingered the soft silk. Fiil
(a) parmakla çalgı çalmak. Fiil, Müzik
notaların hangi parmakla çalınacağını göstermek. Fiil
çalmak, aşırmak. Fiil
parmak şeklinde uzanmak, çıkıntı yapmak. Fiil
parmakla göstermek/işaret etmek. Fiil
ele vermek, polise ihbar etmek/göstermek. Fiil
çok iyi bilmek
sapına kadar İngiliz olmak Fiil
parmak izi aramak Fiil
(sağır ve dilsizlerin) parmak lisanı. İsim
(piyano) klavye. İsim
(sofrada) el tası: parmak yıkamak için içine su konulan kap. İsim
(telefon) kadranı
tırnak
(nefesli sazlarda) parmak deliği. İsim
(telefon kadranında, yuvarlama topunda vb.) tutamak, parmak oyuğu. İsim
sağır dilsizlerin dili
sağırların kullanığı parmak işaretleri ile konuşulan dil
tırnak
parmak düğmede
bir nükleer savaş çıkartmaya hazır
parmak boyası, çocukların parmakla resim yapması için peltemsi boya. İsim
parmakla (boyalı) resim yapma. İsim
parmak boyası ile yapılmış resim. İsim
elleme levhası: kapı vb.'de el sürülen yerin kirlenmemesi için konulan madenî/plastik/cam levha. İsim
parmak şeklinde işaret levhası. İsim
(birşeyin anlaşılmasını sağlayan) kılavuz, rehber. İsim
parmak izi teşhisi
parmak izleri İsim
parmak oksimetresi İsim, Sağlık Cihazları
parmaktan oksijen ölçer İsim, Sağlık Cihazları
parmak tipi oksimetre İsim, Sağlık Cihazları
pulse oksimetre İsim, Sağlık Cihazları
birinin parasını çalmak Fiil
parmak ucu
(parmakla yapılan) saç ondülesi. İsim
balık köftesi. İsim
daha çok ya da hızlı çalışmak Fiil
hareket çekmek Fiil
(a) ilişiği/çıkarı olmak, (b) katılmak, iştirak etmek, (bir işe) karışmak/ burnunu sokmak, müdahale etmek,
(c) çorbada tuzu olmak, dahli/etkisi olmak, (işin içinde) parmağı olmak.
bir işe karışmak.
parmağı iltihaplanmak Fiil
küçük bir derdi büyütmek Fiil
bir şeyin girdisini çıktısını bilmek Fiil
bir şeyi çok iyi bilmek Fiil
bir işin ehli olmak, künhüne vakıf olmak, girdisini çiktısını bilmek.
Tam adını koyamıyorum. Cümle, Deyim
Tam nedir bilmiyorum. Cümle, Deyim
Net bir şekilde tanımlayamıyorum. Cümle, Deyim
index ile ayni anlama gelir. işaret parmağı, şahadet parmağı.
işe karışmamak Fiil
kılına dokunmak/zarar vermek, elini sürmek.
I won't let anyone lay a finger on him: Onun kılına
dokundurtmam.
It's not my fault, I never laid a finger on her.
(a) üstüne basmak, tam isabet ettirmek, olduğu gibi hatırlamak, göstermek, (b) (isabetle) bulmak, bulup
çıkarmak, keşfetmek.
I can't quite put my finger on what's wrong with the engine.
lay one's finger on the cause: sebebini bulmak, meselenin esasına parmağını basmak.
küçük parmak. İsim
orta parmak. İsim
dokunmamak, ilişmemek, kendi haline bırakmak, kılı kıpırdamamak, ilgilenmemek.
parmağını oynatmamak Fiil
parmağını oynatmamak
birini parmağıyla göstermek Fiil
itham etmek, sorumlu tutmak.
meslek sırrı casusu
parmak protezi İsim, Tıp
protez parmak İsim, Tıp
keşfetmek, teşhis etmek, bulmak, (üstüne) parmak basmak.
parmağını hassas noktaya basmak Fiil
parmağını birinin zayıf noktasına basmak Fiil
yaraya parmak basmak Fiil
(a) (suç ortağını) polise haber vermek, ihbar etmek, ele vermek, (b) soyulacak evi/kurbanını) seçmek.
göstermek Fiil
birine çamur atmak Fiil
gammazlık etmek Fiil
birini mimlemek Fiil
biri hakkında istihbarat vermek Fiil
birini ele vermek Fiil
biri hakkında bilgi vermek Fiil
birini gammazlamak Fiil
birşeyi belirlemek Fiil
birşeyi tespit etmek Fiil
imdadına koşmak, yardıma çalışmak.
He was the only one who lifted a finger to save the child.
adsız parmak
yüzük parmağı
küçük parmak
yüzük parmağı.
parmağı tetikte olmak ; tetiği çekmek ; eli tetikte ; hazırcevap ; kafası çabuk işler .
tetik çeken parmak, işaret parmağı.
parmağında/parmağının ucunda oynatmak, her istediğini/dediğini yaptırmak.
She can twist her father round her little finger.
birini (küçük) parmağında oynatmak.
birini parmağında oynatmak Fiil
birini parmağının ucunda oynatmak Fiil
birisini parmağında oynatmak, ona her istediğini yaptırmak.
kolaylıkla