1. selamet, tam sıhhatte, sağlıklı.
    Are you all right? selamet misiniz (Sağlığınız iyi mi?)
  2. evet, peki, pek âlâ, hayhay.
    all right, I'll go with you: Peki, seninle (beraber) gideceğim.
  3. elverişli, maksada uygun, şayanı kabul.
    His performance was all right , but I've seen better.
  4. memnuniyet verici şekilde, istenildiği gibi.
    His work is coming along all right: Eseri, memnunluk
    verecek bir şekilde ilerliyor.
  5. elbette, şüphesiz, mutlaka, muhakkak, hiç şüphe yok ki.
    You'll hear about this all right! Bunu şüphesiz duyacaksınız.
  6. iyi, güvenilir, dürüst.
    an all right fellow: güvenilir bir kişi.
  7. mükemmel, hoş, tatlı.
    We had an all right time at the party: Eğlentide hoş vakit geçirdik.
  8. pek iyi, peki, hayhay.
    He's all right: (a) (sağlığı) iyidir, iyileşti, sıhhatte, bir şeyi yok. (b) kötü adam değildir.
tatminkâr, memnun edici.
The way he saved that girl's life was a bit of all right: O kızın hayatını
kurtarması, memnun edici bir şeydi.
sağlık olsun !
mantıki görünmek Fiil