1. kanlı, kana bulanmış, kanlanmış, kanayan.
    a bloody handkerchief: kanlı bir mendil.
    a bloody
    nose: kanayan burun.
    with bloody hands: kanlı ellerle.
  2. kan döken, kan dökücü.
  3. hunhar, kana susamış.
    a bloody dictator.
  4. kan+, kan içeren, kandan oluşmuş.
    bloody tissue: kandoku.
  5. kana bulamak, kanla lekelemek.
  6. lânet, mel'un, kahrolası, Allahın belası.
    This bloody machine won't start: Bu Allahın belası makine
    çalışmıyor.
    Shut the bloody door: Kapat şu (lânet) kapıyı!
    It's a bloody nuisance: Hay Allah belasını versin!
    You bloody fool! Seni sersem/aptal seni!
    Those bloody doctors: Şu kahrolası doktorlar.
    bloody hell! Canın cehenneme!
    a bloody liar: mel'un yalancı!
  7. çok, pek çok, fevkalâde, büyük.
    It's a bloody miracle he wasn't killed: Ölmemiş olması büyük bir
    mucize!
    Not bloody likely: Dalga geçme.
dysentery İsim
votkalı domates suyu.
bile bile zıt giden
(konuşma dili) huysuz
votkasız bloody mary
virgin bloody mary