bring about

  1. hasıl etmek, sebep olmak, beraberinde getirmek, vukua getirmek, (gemiyi) çevirmek.
    Land reform brought
    about a great change in the economy.
ifa etmek, (başarı ile) bitirmek, sona erdirmek.
bir önergeyi ya da kanun teklifini geri çekmek Fiil
değişiklik yapmak Fiil
bir değişiklik yapmak Fiil
bir karara varılmasını sağlamak Fiil
karara varılmasını sağlamak Fiil
evlilik gerçekleştirmek Fiil
evliliği gerçekleştirmek Fiil
uzlaşmaya neden olmak Fiil
ihtilal çıkarmak Fiil
kazaya neden olmak Fiil
suçlamak Fiil
birine dava açmak Fiil
bir uzlaşma sağlamak Fiil
(askerlik) çatışmaya meydan vermek Fiil
birinin yıkımına neden olmak Fiil
birşeye sebep olmak Fiil
birşeyin sebebi olmak Fiil
birşeye yol açmak Fiil
birşeye neden olmak Fiil
bir tasarıyı başarısız kılmak Fiil
uyuş(tur)mak, anlaş(tır)mak.
belayı satın almak, başına bela açmak, uyuyan yılanı uyandırmak.
protestolara neden olmak Fiil
başına bela açmak.
sağlamak Fiil
birinin başına belalı bir iş açmak Fiil