bring forward

  1. (a) göstermek, meydana çıkarmak, ortaya koymak, (b) ileri sürmek, ortaya atmak.
    to bring forward an
    opinion. (c) hesap yekûnunu nakletmek.
    brought forward: nakliyekûn.
dava dilekçesi vermek Fiil
delil ileri sürmek Fiil
bir öğrenciyi kayırmak Fiil
öğrenciye iltimas geçmek Fiil
iltimas geçmek Fiil
bir öğrenciye iltimas geçmek Fiil
tanık getirmek Fiil
bir tanık göstermek Fiil
tadil teklifinde bulunmak Fiil
bir fikir beyan etmek Fiil
kanıt ileri sürmek Fiil
beyan etmek Fiil
ileri sürmek Fiil
yeni delil ileri sürmek Fiil
yeni delil ileri sürmek Fiil
gündeme getirmek Fiil
hesaplamak Fiil
birşeyi öne çekmek Fiil
birşeyi öne almak Fiil
birşeyin tarihini öne almak Fiil
gündeme almak Fiil
sonucu hesaplamak Fiil
delil ileri sürmek Fiil