İngilizce - Türkçe Sözlük | İngilizce

(moda) bütün sınıflara yayılmak

to take on among all classes Fiil

(sınav) bütün soruları yanıtlamak

to dispose of a paper Fiil

(zaman) bütün

over

bir bütün haline getirmek

to put together Fiil

bir mülkün bütün kiracıları

tenantry İsim

biriyle bütün münasebetleri kesmek

to cut all connections with sb Fiil

bütün

total

bütün

all

bütün

entirety İsim

bütün

unitary

bütün

integral

bütün

sum

bütün

plenary

bütün

absolute

bütün

entire

bütün

undivided

bütün

livelong

bütün

solid

bütün

unbroken

bütün

the whole

bütün

full

bütün

complete

bütün

complement İsim

bütün

totality İsim

bütün

per-

bütün

round

bütün

teetotal

bütün

throughout

bütün

ultimate

bütün

aggregate

bütün

all-around

bütün

collective

bütün

exclusive

bütün

good

bütün

onefold

bütün

out and out

bütün

outright

bütün

overall

bütün

versal

Bütün

Whole Bilgi Teknolojileri

bütün aile

whole family

bütün aile

the whole connection

bütün aile üyelerine geçirmek

to pass round to all the members of the family Fiil

bütün aydınlar

all the talents İsim

bütün ayrıntılar

full particulars İsim

bütün ayrıntılar

full details İsim

bütün ayrıntılar

complete particulars İsim

bütün ayrıntıları bildirmek

to state full particulars Fiil

bütün ayrıntıları istemek

to ask for full (further) particulars Fiil

bütün ayrıntıları istemek

to ask for full further particulars Fiil

bütün ayrıntılarını bildirmek

to give full particulars Fiil

bütün ayrıntılarıyla

vividly Zarf

bütün ayrıntılarıyla

with full details

bütün ayrıntılarıyla görüşmek

to talk it out Fiil

bütün ayrıntılı bilgileri vermek

to give full details Fiil

bütün bilgisini sergilemek

to put all knowledge in the window Fiil

bütün borç

total debt

bütün bunlara ek olarak

on top of all this Zarf

bütün bunlara ilaveten

on top of all this Zarf

for all that Zarf

out and out

all

through and through

utter

quite

for good

out

outright

to swallow up Fiil

bütün cephanesini tüketmek

to shoot away all one's ammunition Fiil

bütün cephelerde başarı kazanmak

to be successful on all fronts Fiil

bütün cepheleriyle

in all its aspects

bütün cesaretini toplamak

to take one's courage in both hands Fiil

bütün çıplaklığıyla

down- the-line

bütün çıplaklığıyla

without stint

bütün depoyu tüketmek

to work up all the stock Fiil

bütün diplomaları haiz

fully certificated

bütün dualarım kabul olundu

all my prayers have been fulfilled

bütün dünyayı verecek olsalar

for all the world

bütün engelleri kaldırmak

to clear all the hurdles Fiil

bütün etkisini kullanmak

to exert all one's influence Fiil

bütün farklı fikirler

all shades of thought İsim

bütün fayda

entire benefit

bütün gelir

entire income

bütün gerçek

the whole truth

bütün gerekli önlemleri almak

to take (all due) measures Fiil

bütün gerekli tertibatı yapmak

to make all necessary arrangements Fiil

bütün gücünü harcamak

to shoot the works Fiil

bütün gücünü kullanmak

to turn on the heat Fiil

bütün gücünü toplamak

to muster up all one's strength Fiil

bütün gücüyle bastırmak

to bear down Fiil

bütün güçlükleri yenmek

to fight through all the troubles Fiil

all day

entire day

all day long

around the clock

bütün gün süren toplantı

all-day meeting

bütün gün süren toplantı

all day meeting

bütün gün telefon etmek

to dial all day Fiil

bütün haklar

full rights İsim

bütün hakları saklı

Bütün hakları saklıdır.

bütün haline getirmek

to compound Fiil

bütün halk

whole country

bütün hasılat

entire proceeds

bütün hâsılat

entire proceeds

bütün hasımlara karşı direnmek

to hold one's own against all comers Fiil

bütün hazır bulunanlar

(those) present

bütün hazır bulunanlar

all present (all those present)

bütün iddalarından vazgeçmek

to give up all claims Fiil

bütün iddiaları reddetmek

to plead the general issue Fiil

bütün ihtiyaç

entire need

bütün imtiyaz

entire benefit

bütün istediğim uyumak

all I want is to sleep

bütün istenilen şartlar

total requirements İsim

bütün işçilerini işten çıkarmak

to dismiss all one's hands Fiil

bütün itirazları yenmek

to face down all objections Fiil

bütün izin zniler durduruldu

all leave is stopped

bütün izinler durduruldu

all leave is stopped

bütün kadrosunu yenilemek

to make a clean sweep of one's staff Fiil

bütün kalbimle

with all my heart

bütün kalbiyle

from the bottom of one's heart

bütün kan

whole blood

bütün katılanlar

all comers İsim

bütün kollarıyla bir ırmak

to water system Fiil

bütün kontrol

entire control

bütün konuyu kapsamak

to cover the whole subject Fiil

bütün kozlar elinde olmak

to hold all the aces Fiil

bütün kozlar elinde olmak

to hold all the cards Fiil

bütün kozlar elinde olmak

to hold all aces Fiil

bütün kozları elinde bulundurmak

to hold all cards Fiil

bütün kozları elinde bulundurmak

to hold all the aces Fiil

bütün kusurlarıyla birlikte

with all faults

bütün kuvvetini toplamak

to rouse oneself to do Fiil

bütün masraflar

enormous costs İsim

bütün masraflar

full costs İsim

bütün masraflar dahil

all costs included

bütün masrafları kapsayan fiyat

allround price

bütün masrafları ödetmek

to have all expenses paid Fiil

bütün meblağ

global amount

bütün meblağ

entire sum

bütün menfaat

entire benefit

bütün muhtemel ayrıntıları vermek

to give all possible details Fiil

bütün mühimmatını kullanmış olmak

to fire away all one's ammunition Fiil

bütün mürettebat

full crew

bütün mürettebatıyla batmak

to be lost with all hands Fiil

bütün nüfus

entire population

bütün olanakları sağlamış

exhaustive

completely Zarf

(Lat.) in toto

as a whole

bodily Zarf

total life

bütün öteki hususlarda

in all other respects

bütün pılıpırtı

the whole shebang

bütün pılıpırtı

the whole concern

bütün piyasayı kapsamak

to blanket the entire market Fiil

bütün rakipleri geçmek

to lead all competitors Fiil

bütün rakiplerinin üstünde olmak

to be pre eminent above all one's rivals Fiil

bütün rakiplerinin üstüne çıkmak

to excel all one's rivals Fiil

bütün reform çabalarını engellemek

to set back all efforts at reform Fiil

bütün risklere karşı poliçe

all risks policy

bütün riskleri göze almak

to assume all risks Fiil

bütün riskleri kapsamak

to cover all aars Fiil

bütün rizikolar sigortası

all-risk insurance İsim

bütün rizikolaraa

against all risks

bütün sermayeyi yatırmak

to shoot the works Fiil

bütün siparişleri karşılamak

to meet all orders Fiil

bütün sisteme tesir eden

systemic Sıfat

bütün sistemi etkileyen

sistemic

bütün sorumluluğu yüklenmek

to take all responsibility Fiil

bütün sorumluluk

undivided responsibility

bütün stoku satın almak

to buys up one's stock Fiil

bütün suçlamalardan suçlu bulunmak

to be found guilty on all chargees Fiil

bütün suikasti ortaya çıkarmak

to make a discovery of the whole plot Fiil

bütün sütunu kaplayan başlık

crosshead

bütün şehir hrii dolaşmak

to scour the whole town Fiil

bütün talepleri yerine getirmek

to be on the nose Fiil

bütün tehlikelere karşı sigorta

insurance against all risks

bütün tekerlekleri motris

all-wheel drive

bütün ümidini yitirmek

to give up all hope Fiil

bütün ümitlerini yitirmek

to abandon all hopes Fiil

bütün varlığını işine adamak

to put one's heart and soul into one's work Fiil

bütün vergileri içeren tutar

inclusive fee

bütün yanlarıyla

in all its aspects

bütün yapı

entire structure

bütün yazışmalarda kaydedilecek referans

reference to be quoted in all communications

bütün yıl

full year

bütün yıl boyunca

yearly round

bütün zararları karşılamak

to cover all losses Fiil

çevredeki bütün şeyler

surroundings İsim

dini bütün

pious Sıfat

gereken bütün hazırlıkları yapmak

to make all necessary arrangements Fiil

gerekli bütün tertibatı almak

to make all necessary arrangements Fiil

organik bütün

organic whole

stoktaki bütün mal çeşitleri

whole range of articles in stock İsim

yolundan bütün engelleri kaldırmak

to sweep all obstacles from one's path Fiil

butun

Terimler/Kalıplar

Türkçe-Türkçe

Türkçe-Ingilizce Ilgili Terimler

Türkçe Sözlük (Kubbealti Lugati)