Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. (a) yapabilir, muktedir, kadir, kabiliyetli.
    a man capable of judging art. (b) anık, müstait,
    meyyal, mümkün.
    a situation capable of improvement: düzeltilmesi mümkün bir durum.
    That's capable of being misunderstood: Bu yanlış anlaşılabilir.
    He's capable of murder: O, cinayet işlemeye müstaittir.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

be capable of
kadir olmak Fiil
be capable of
muktedir olmak Fiil
show oneself worthy of or capable of
liyakat göstermek Fiil
capable of appearing in court
davaya ehil
capable of attachment
haczedilebilir
capable of being put into practice in everyday life
pratik
capable of being registered
tescil edilebilir
capable of being sued
dava edilebilme ehliyeti olma
capable of conducting heat
ısıl
capable of crime
suç işleyebilir
capable of disposing
tasarrufta bulunabilir
capable of high production
büyük çapta üretim yapabilir
capable of improvement
iyileştirilebilir
capable of making a living
geçimini sağlayabilecek yetenekte
capable of personal property
mirasa ehil
capable of proof
ispat olunabilir
capable of seating
(tiyatroda)
capable of seating
kadar kişi alabilir
capable of suing
dava etme ehliyetini haiz
capable of taking part
katılabilecek ehliyette
capable of varying interpretation
türlü yorumlara açık
capable of work
çalışabilir
be capable of making a will
vasiyetname düzenlemeye ehil olmak Fiil
one who is capable of understanding
kabili hitap
theater capable of seating 2000
(US) iki bin kişilik tiyatro
theater capable of seating 2000
(Br) iki bin kişilik tiyatro
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.