dağıtmak, tevzi etmek (mektup vb.).
The letters are delivered on weekdays only.
teslim/tevdi etmek, vermek.
deliver someone/sth (up/over) to someone: birine bir kimseyi/şeyi
teslim etmek, devretmek.
to deliver the prisoner to the police. to deliver a message to someone They delivered the town up to the enemy.
This store delivers free of charge: Bu dükkân malı ücretsiz olarak evde teslim eder.
to deliver an ultimatum: ültimatom vermek.
(nutuk) söylemek/irat etmek.
to deliver a speech.
çıkarmak, dışarı vermek, püskürtmek, fışkırtmak.
The oil well delivers 20 barrels a day.
(tokat, yumruk vb.) atmak/aşketmek, vurmak.
to deliver a blow/a ball. She delivered a hard blow to his jaw.
kurtarmak, serbest bırakmak, azat etmek.
They were delivered from bondage. deliver us from evil: Bizi kötülüklerden kurtar.
doğurtmak, doğurmasına yardım etmek.
deliver a woman (of a child): bir kadını doğurtmak.
The doctor delivered Mrs Jones of twins.
be delivered of
k.d. doktor yardımı ile doğurmak.
doğurmak.
She delivered twins at 6 a.m.
(düşünce/fikir vb.) ileri sürmek, ortaya atmak.
deliver oneself of an opinion: bir fikri ileri sürmek.
senedi birinin eline teslim etmek
Fiil
avukata dava özetini vermek
Fiil
iyi hal kâğıdı vermek
Fiil
bir suretini teslim etmek
Fiil
bir senedi teslim etmek
Fiil
dava savunması yapmak
Fiil
dava savunması yapmak
Fiil
bir konu üzerinde nutuk çekmek
Fiil
bir kaleyi düşmana teslim etmek
Fiil
mektup adresine teslim etmek
Fiil
mektup bu bu sahibine teslim etmek
Fiil
uzun bir nutuk çekmek
Fiil
bir taahhüdü yerine getirmek
Fiil
bir vaadi yerine getirmek
Fiil
kısa bir konuşma yapmak
Fiil
telefonla telgraf göndermek
Fiil
telefonla telgraf göndermek
Fiil
malları rıhtımda teslim etmek
Fiil
bir memlekete ültimatom vermek
Fiil
malları teslim etmek
Fiil
bir anlaşmanın yükümlülüklerini yerine getirmek
Fiil
bir sözleşmeyi yerine getirmek
Fiil
malları güvertede teslim almak
Fiil
malları geminin güvertesine teslim etmek
Fiil
malları emaneten göndermek
Fiil
malları birinin adresine teslim etmek
Fiil
emaneten tevdi etmek
Fiil
emaneten teslim etmek
Fiil
yörüngesine oturtmak
Fiil
birinin ellerine teslim etmek
Fiil
birinin ellerine teslim etmek
Fiil
gıyaben hüküm vermek
Fiil
bagajıni teslim etmek
Fiil
valizleri eve teslim etmek
Fiil
birine haber getirmek
Fiil
(sözünü/vadini) tutmak, yerine getirmek, (sözünde/vadinde) durmak.
Make sure he delivers on his promise.
tam vaktinde teslim etmek
Fiil
vaatlerini yerine getirmek
Fiil
taahhütlerini yerine getirmek
Fiil
bir kanun önergesine karşı çıkmak
Fiil
kendini benimseyerek belirtmek
Fiil
bir mülkü oğluna devretmek
Fiil
malını mülkünü devretmek
Fiil
idam edilmek üzere teslim etmek
Fiil
paketleri teslim etmek
Fiil
birini esaretten kurtarmak
Fiil
birini ölümden kurtarmak
Fiil
birinin birşeyden kaçmasını sağlamak
Fiil
birini birşeyden kurtarmak
Fiil
birini birinin eline teslim etmek
Fiil
birini birinin ellerine bırakmak
Fiil
birini birine teslim etmek
Fiil
bir şeyi birine evinde teslim etmek
Fiil
bir şeyi birinin evine teslim etmek
Fiil
bir şeyi emaneten teslim etmek
Fiil
bir şeyi birinin ihtimamına bırakmak
Fiil
bir şeyi birine görev olarak vermek
Fiil
sonradan teslim etmek
Fiil
anlaşmaya göre görevini yapmak.
malları rıhtımda teslim etmek
Fiil
malları taşıyıcıya emanet en teslim etmek
Fiil
malları taşıyıcıya emaneten teslim etmek
Fiil
malları geminin (uçağın) güvertesine teslim etmek
Fiil
gelecek kuşaklara bırakmak
Fiil
çalınan malları teslim etmek
Fiil
öngörülen zaman süresi içinde teslim etmek
Fiil
yerine getirilecek görevler
(satış tarafındaki borsa simsarı) menkul kıymetleri alış tarafından borsa simsarına teslim etmemek
Fiil
Sökül paraları! (eski zamanlarda araba ile seyahat edenleri soyan eşkiyaların deyimi).
emaneten gönderilen mallar
İsim