1. (şöyle bir) göz gezdirmek, gözden geçirmek, göz atmak.
    to dip into a magazine while waiting.
çok masrafa girmek Fiil
bir kitaba göz atmak Fiil
eski tasarruflardan yararlanmak Fiil
kitaba bir göz atmak Fiil
bir yazarı şöyle bir gözden geçirmek Fiil
dal(dır)mak, bat(ır)mak, sokmak.
dip one's hand into the water. I always dip my hand into my pocket.
He dipped his spoon into the pot.
to dip into the past: geçmiş hayallere dalmak.
to dip into one's purse: çok masrafa girmek.
to dip into one's savings: biriktirdiği paraları harcayıp tüketmek.