1. Fiil (bayrak, filâma vb.) sallamak, indirip kaldırmak.
    to dip a flag in salutation. The ship's flag diped as a salute.
  2. Fiil (dezenfekte etmek, mikrop ve parazitlerini öldürmek için) hayvanı antiseptik suya daldırıp çıkarmak.
    to dip the ship.
  3. Fiil ban(dır)mak, ergimiş muma fitili daldırıp çıkararak mum yapmak.
  4. Fiil dalıp çıkmak, batıp çıkmak.
    The boat dipped into the waves.
  5. Fiil (el, çatal, maşa vb. sokup) almak.
    He dipped into the jar for an olive.
  6. Fiil batmak, alçalıp kaybolmak.
    The sun dipped below the horizon.
  7. Fiil (yol) inişli olmak, alçalmak, yokuş aşağı gitmek.
    The road dips sharply.
  8. Fiil (fiyat vb. geçici olarak veya az miktarda) düşmek, azalmak.
    Grain prices dipped yesterday.
  9. Fiil (bir konu ile sathî olarak) ilgilenmek.
    to dip into astronomy.
  10. Fiil (kumaşı) boyaya daldırmak.
  11. Fiil alçaltmak, indirmek.
  12. İsim dal(dır)ma, dal(dır)ıp çık(ar)ma.
  13. İsim dalıp çıkarılan madde.
  14. İsim dondurma kepçesi.
  15. İsim içine bir şey daldırılan sıvı/madde.
    sheep dip.
  16. İsim daldır-ye: içine gevrek, bisküvi vb. batırılıp yenilen yiyecek.
    cheese dip.
  17. İsim ânî iniş, batış, batıp çıkma.
  18. İsim (fiyatlarda geçici) düşüş, düşme, inme.
    a dip in stock-market prices.
  19. İsim eğ(il)me.
  20. İsim eğim.
  21. İsim çukur, arazi çukuru.
  22. İsim dalış: suya kısa süre dalma.
  23. İsim, Jeoloji meyil, eğim, inhitat.
  24. İsim eğim açısı.
  25. İsim uçağın kısa dalış yapması, kısa düşme, dalış.
  26. İsim (jimnastik) paralel barda amuda kalkış.
  27. İsim bat(ır)ma.
    the dip of the sun: güneşin batması.
  28. İsim yankesici.
çok masrafa girmek Fiil
bayrağı indirmek Fiil
kalemini zehire batırmak Fiil
sıcak daldırma galvanizli çelik İsim, Demir-Çelik Sanayii
her gün alınan banyo
donuk perdah
donuk cila
kârın düşmesi
konjonktürün düşmesi
bu bir talih/şans işi.
daldır-al: panayırlarda belirli bir ücret karşılığında torbaya el sokularak çekilen eşya piyangosu. İsim
şans/baht/tesadüf işi, piyango. İsim
mıknatıssal eğim.
fiyatların gerilemesi
kârda düşüş
kâr da düşüş
satışların gerileyişi
çırılçıplak yüzme(k).
skinny-dipper = skinny dipper: çırılçıplak yüzen kimse.
una bulamak Fiil
bayrak indirmek Fiil
ufuk çizgisinden batmak Fiil
gözden kaybolmak Fiil
kepçe/kova/el vb. daldırıp çıkarmak/almak.
to dip water from a well. to dip up a sample of wheat.
sokmak Fiil
konjonktürde ani düşüş
fiyatlarda ani iniş
kâr da düşüş
yolda çukur
dal(dır)mak, bat(ır)mak, sokmak.
dip one's hand into the water. I always dip my hand into my pocket.
He dipped his spoon into the pot.
to dip into the past: geçmiş hayallere dalmak.
to dip into one's purse: çok masrafa girmek.
to dip into one's savings: biriktirdiği paraları harcayıp tüketmek.
(şöyle bir) göz gezdirmek, gözden geçirmek, göz atmak.
to dip into a magazine while waiting.
bir kitaba göz atmak Fiil
eski tasarruflardan yararlanmak Fiil
(yol) birden dimdik bayır aşağı inmek Fiil
bir şeyi kepçeyle almak Fiil
otomobil farlarını kısma anahtarı. İsim
sancakla selamlamak.
farları indirmek Fiil
(bir kimseye bir hususta) acı şeyler yazmak, kaleminden zehir damlamak.
pen dipped in gall: zehirli
(zehir gibi acı şeyler yazan) kalem.
kitaba bir göz atmak Fiil
bir yazarı şöyle bir gözden geçirmek Fiil
  1. base
  2. foot
  3. lowest part
  4. the far end
  5. the back
  6. bottom
  7. breech
oozy bottom
ocean floor
bottom of the sea
ground
hit rock bottom Fiil, Deyim
hit rock bottom Fiil, Deyim
hit rock bottom Fiil, Deyim
stub
bottom of a page
journal bearing
bottom
bottom currents İsim, Denizcilik
anchor ice
ground ice
bedrock
bottom fisher
renewal coupon
counterfoil and leaf
to bottom Fiil
trough İsim, Ekonomi
foot note
to footnote Fiil
to relegate details to footnotes Fiil
to do out something Fiil
to sit at the bottom of a long table Fiil

Türkçe Sözlük (Kubbealti Lugati)

  1. Çukur bir ... alt bölümü