first

Sıfat ilk, birinci.
The first day of the week.
For the first time: ilk olarak.
first edition: birinci baskı.
Sıfat ilkel, temel, baş, en büyük.
first principles.
Sıfat, Sinema ön, öncelik.
first-release: öncelik oynatımı.
first screening: önoynatım.
first run
theater: öncelik oynatımı sineması.
Sıfat, Müzik (a) en tiz, (b) en tiz perdeden (çalan/okuyan).
Zarf ilkönce, herşeyden/hepsinden önce, evvelemirde.
first(ly), let me deal with the most important problem:
İlkönce en önemli sorunu ele alayım.
Zarf ilk (olarak/defa).
When I first met her: Onunla ilk tanıştığım zaman …
at first: ilkönce, evvelce, evvelâ.
Zarf … daha iyi, evlâ.
I'd die first: Ölürüm daha iyi.
Zarf …'den önce/evvel.
Before we go I must first change my clothes.
Zarf önceleri, ilk zamanlarda.
first there were no bus service in our district.
İsim (zaman, sıra, rütbe, durum vb. itibarıyla) birinci, ilk, başta gelen.
the first two: (baştan itibaren) ilk ikisi.
İsim başlangıç.
from the first: başlangıçtanberi, başından itibaren.
from first to last: baştanbaşa,
başından sonuna kadar.
İsim (ayın) ilk günü, (bir çağın/saltanatın) ilk yıl(ı), (bir dizide) ilk eleman.
İsim (yarışmada) birincilik.
İsim, Otomobil birinci vites.
İsim, Müzik (benzer aletlerde) tiz sesli olan.
İsim (İngiliz üniversitelerinde) sınıf/ders birincisi, birinciliği kazanan.
İsim
first base ile ayni anlama gelir. (a) (beyzbolde) koşucunun ilk ulaşacağı üs, (b) ilk amaç/hedef,
bir işte ulaşılmak istenen ilk aşama.

Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

apply to first-degree appeal

istinaf etmek Fiil, Hukuk

file a first-degree appeal

istinaf etmek Fiil, Hukuk

first steps in one's career

bir kişinin meslek hayatındaki ilk adımlar İsim

first steps in one's career

bir kimsenin meslek hayatındaki ilk adımlar İsim

first-aid

ilk yardım İsim, Tıp

first-degree appeal

istinaf İsim, Hukuk

first-degree appeal court

istinaf mahkemesi İsim, Hukuk

first-degree appeal petition

istinaf dilekçesi İsim, Hukuk

first-degree appeals court

istinaf mahkemesi İsim, Hukuk

first-degree court of appeals

istinaf mahkemesi İsim, Hukuk

in one's first youth

gençliğinin baharında

judge of first instance courts

asliye hâkimi İsim, Hukuk

make one's first appearance

ilk olarak sahneye çıkmak Fiil

make one's first appearance

ilk olarak halk ortasına çıkmak Fiil

make one's first sale of the day

siftah etmek Fiil

Manufacture of other products of first processing of steel (NACE code: C24.3)

Çeliğin ilk işlenmesinde elde edilen diğer ürünlerin imalatı (NACE kodu: 24.3) İsim, Sanayi ve Zanaatler

petition for first-degree appeal

istinaf dilekçesi İsim, Hukuk

put one's own house in order first

ilkin kendi işlerine bir çekidüzen vermek Fiil

at first

ilkönce, evvelâ.

at first

ilkönce, önceleri, önceden, evvelemirde.
At first I didn't like her, but now I do.

come first

birinci olmak Fiil

double first

iki derste de birinci.

double first

iki ayrı dalda/sınavda birinci (olan öğrenci).

rank first

başta gelmek Fiil

safety first

her şeyden önce güvenlik

the first

hiç, zerre kadar, en ufak.

first a-

birinci kalite

first aid

ilk yardım.
first-aid: ilk yardım+. İsim

first aide-de-camp

başyaver. İsim

first aider

ilk yardımda bulunan kişi

first aider

ilkyardımda bulunan kişi

first allotment

ilk emisyon

first applicant

birinci başvuru sahibi

first attempt

ilk girişim

first audience

bir müzik yapıtının ilk çalınışı

first b

birinci mevki

first base

first ile ayni anlama gelir. (a) (beyzbolde) koşucunun ilk ulaşacağı üs, (b) ilk amaç/hedef, bir

işte ulaşılmak istenen ilk aşama.

first bid

ilk teklif

first bid

(açık artırmada) ilk artıran

first bidding

ilk teklif

first board

(borsa) ilk kote edilen kurlar

first board

ilk kote edilen kurlar

ilk evlat

ilk doğan çocuk

ilk doğan

ilk apel

ilk ödemeye davet

ilk neden: Aristo felsefesinde müsebbibi evvel. İsim

first cause

Allah, Cenabı Hak. İsim

sabit harç

ilk göz ağrısı

birinci kalite

birinci kalite

ilk talep

şufa hakkı

birinci mevki/sınıf/derece/rütbe vb.. İsim

first class

(tren, uçak, vapur vb.) birinci/lüks mevki. İsim

first class

(bazı koşulları sağlayan) posta müraselâtı, birinci sınıf posta (mektup, kart vb.). İsim

first classer

birincisınıf yolcu

first classer

birinci sınıf yolcu

first clerk

(US) en düşük aylık alan memur

first clerk

baş ticari mümessil

first coat

birinci kat (boya

first come first served

sıra ile, geliş sırasıyla.

ilk gelen

ilk mahkûmiyet

ilk kopya

maliyet fiyatı. İsim

halazade, teyzezade, amcazade, dayızade. İsim

first cover

ilk kapak

first cover

ilk kapak (bir derginin ön dış kapağı

öncelikli tahvilat

(çek) ilk ciro

ön mirasçı

ilk temettü

taslak

avan proje

ilk tasarı

müsvedde

ilk baskı. İsim

başmühendis

ilk toplumsal/siyasal sınıf: Fransada ruhban, İngilterede Lordlar kamarasındaki başpiskopos ve piskoposlar. İsim

first family

eşraf, âyân: bir şehrin en tanınmış/soylu ailesi. İsim

first family

bir devletin/ülkenin/şehrin en büyük idarî âmirinin ailesi. İsim

first family

bir yere/koloniye ilk yerleşen aile. İsim

satın alma bedeli

maliyet fiyatı

birinci kat

zemin kat. İsim

(Avrupada, bazen ABD'de) birinci kat, zeminkatın üstü. İsim

first form

(Br) ilkokul birinci sınıf

first fruits

turfanda, ilk çıkan meyve. İsim

first gear

birinci vites Ulaşım

first half

birinci yarı İsim, Spor

first half

ilk devre İsim, Spor

first half

birinci devre İsim, Spor

ilk yarı İsim, Spor

iyi işçi

ilk mirasçı

(sinema) erken seans

ilk izlenim

ilk hukuki olay

ilk hukuki hadise

(satılan mal) ilk giren ilk çıkan.

ilk taksit

ilk taksit

ilk merci

ilk derece

asliye (mahkemesi

bulan (mucit

ilk mucit

birinci buluş sahibi

(hisse senedi) ilk seri

first judge

asliye mahkemesi hâkimi

first let

ilk kiralama

first lien

ilk rehin hakkı

first line

(askerlik) seçkin asker takımı

first magistrate

hükümetin başı

first mortgage

birinci derece tesis edilmiş ipotek

first nighter

prömiyere giden davetli

first off

ilkönce, en evvel, herşeyden önce, evvelemirde.
first of all let me say how glad I am to be here.

first off, let's see where we agree and disagree.

first offence

suçun ilk kez işlenmesi

first offense

bir suçun ilk kez işlenmesi İsim

ilk seçim hakkı

şufa hakkı

ilk opsiyon

kuruluş giderleri İsim

first papers

(US) geçici vatandaşlığa kabul evrakları İsim

first place

baş köşe

first premium

yeni bir sigorta poliçesinde ilk dönem için kapsamın sağlanması amacıyla gerekli ilk prim ödemesi

(sigorta) ilk prim

ilk prim ödemesi

ilk prim (sigorta)

temel ilkeler İsim

(bidayet) mahkemesi

asliye (mahkemesi

ilk işlem

ilk ürün

ilk dizgi provası İsim

ilk prova

ilk satın alan

ilk alıcı

ilk kalite

(borsa) açılış kuru

birinci kalite

açılış (borsa) kuru

harika

mükemmel

birinci sınıf

mis gibi

şufa hakkı

(film) ilk gösterim

ilk amortisman payı

birinci tur İsim, Spor

first secretary

(Br) elçilik müsteşarı

başkâtip

başbakan yardımcısı

ilk vardiya

(film) ilk gösteriliş

en büyük oğul

(Br) birinci vites

ilk adım

ana sermaye

(Br) birinci kat

(US) redöşose

birinci kat

birinci (US , ikinci) kat

first strike

(atom silahları) ilk vuruş

first stroke

avans

first telecast

reklam ya da dizinin ilk yayınlanma tarihi

first telecast

televizyonda ilk yayınlanma tarihi

first telecast

televizyonda bir program

first teller

para ödeyen veznedar

first thing

ilkönce, ilk iş olarak, herşeyden önce, evvelâ, evvelemirde, vakit geçirmeden, derhal.
I'll do it

first thing in the morning.

first things first

önce en önemli işler, ehemmi mühimme tercih etmek gerekir.

ilk duruşma

ilk ziyaret

Amerika B

birinci dünya ülkeleri İsim

first world

Devletleri İsim

first world

Japonya dahil

first world

dünyanın siyasal güç bloku içindeki en çok sanayileşmiş olan ülkeleri İsim

first world

birçok Batı Avrupa ülkesi

Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.

first

İngilizce-Türkçe

Terimler/Kalıplar

Ingilizce-Türkçe Çeviri

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler