1. (a) tersyüz, ters, altüst, içini dışına.
    He turned his pocket inside out.
    to turn everything
    inside out: ortalığı altüst etmek.
    The wind blew the umbrella inside out. I turned the bag inside out, but there was no money in it. (b) mükemmelen, noksansız, kusursuz, dörtbaşı mamur, en ince ayrıntılarıyla, avucunun içi gibi.
ceplerinin içini dışına çıkarmak Fiil
bir konunun içini dışını bilmek Fiil
bir şehri avucunun içi gibi bilmek Fiil
birşeyi çok iyi bilmek Fiil
birşey hakkında deneyim sahibi olmak Fiil
birşeyin içini dışını bilmek Fiil
her şeyin altını üstüne çevirmek Fiil
ters-yüz etmek, içini dışına çevirmek.