1. davet etmek, çağırmak.
    to invite friends to dinner. We invited all our relatives. He didn't invite me.
  2. (kibarca/resmen) istemek.
    to invite donations.
  3. (tehlike vb.) davet etmek, celbetmek, (zorla/bile bile) üstüne çekmek, sebep olmak, yol açmak.
    to
    invite danger by fast driving. Speeding invites accidents.
    to invite trouble: belasını aramak, belayı satınalmak.
  4. cezbetmek, celbetmek, çekmek.
  5. davet, çağrı.
teklif istemek Fiil
bir münhal yer için başvuruda bulunmaya davet etmek Fiil
(Br) hisse taahhüdü için çağrıda bulunmak Fiil
(US) ihaleye davet etmek Fiil
(US) teklif istemek Fiil
eleştiriye açık olmak Fiil
üzerine tenkit çekmek Fiil
teklif istemek Fiil
açık yarışmaya davet etmek Fiil
üzerinde fikir yürütmeye değer olmak Fiil
birine davetiye göndermek Fiil
hissedarları sermaye taahhüdüne çağırmak Fiil
hissedarları sermaye taahhüdüne çağırmak Fiil
bir bakanlık kurması için birini davet etmek Fiil
hisse senetlerini taahhüt edecek şahıslar davet etmek Fiil
istikraza talip davet etmek Fiil
bir istikraza talip olmaya çağırmak Fiil
tahvil almaya çağırmak Fiil
açık eksiltmeye koymak Fiil
inşaat fiyat teklifi istemek Fiil
bir inşaatı ihale etmek Fiil
teklif istemek Fiil
ihaleye çıkarmak Fiil
birine davetiye göndermek Fiil