1. mırıltı, mırıldanma.
  2. şırıltı, uğultu, çağıltı. the murmur of a stream/of little waves.
  3. homurtu, homurdanma, şikâyet.
    He obeyed me without a murmur.
  4. heart murmur ile ayni anlama gelir. üfürüm, hırıltı: kapakçıkların deforme olmasından ilerigelen
    ve stetoskopla dinleyince duyulan kalp atışı sesi.
  5. mırıldanmak, söylenmek, yavaş sesle söylemek.
    He murmured his thanks. a child murmuring in her sleep.
  6. homurdanmak, şikâyet etmek.
    The people murmuring against the government.
  7. şırıldamak, çağ(ıl)damak, uğuldamak.
    “As we played in the stableyard, we used to to hear the sad murmuring
    of the stream, unseen beneath the silver willows.” (Ömer Seyfettin-Kaşağı).
murmur (4).
murmur ile ayni anlama gelir. üfürüm, hırıltı: kapakçıkların deforme olmasından ilerigelen ve
stetoskopla dinleyince duyulan kalp atışı sesi.
üfürüm İsim, Tıp
kalpte üfürüm İsim, Tıp
kalp üfürümü İsim, Tıp
daha yüksek vergi ödemek Fiil
yeni vergiler karşısında homurdanmak Fiil
mırıldanmak Fiil