1. (a) üzülme, aldırma, boş ver, tasalanma, elem çekme.
    Never mind what he says: Sen onun sözlerine
    aldırma/boş ver!
    When he lost his watch, his father said: “Never mind; I'll buy you another one.” (b) zararı/önemi yok, önemli değil, adam sen de.
    Never mind the expense: Masrafın önemi yok!
    It is raining, but never mind, I'll come over to see you. (c) … şöyle dursun/bir yana, o da bir şey mi?
    With this knee injury, I can't walk, never mind run: Dizimin yarasından koşmak şöyle dursun, yürüyemiyorum bile.
  2. (a) aldırma, boş ver.
    never mind the noise: Gürültüye aldırma. (b) zararı/önemi yok, farketmez,
    hiç de önemli değil.
    never mind, I'll do it myself: Zararı yok, ben kendim yaparım.
dikkat. (Genellikle olumsuz tümcelerde kullanılır:
Pay him no nevermind: Ona aldırış etme, boş ver. İsim
Boşver.
Zararı yok.
Ziyanı yok.
Dert etme.
sen karışma, sana ne, seni ilgilendirmez, sen kendi işine bak.
“Who's that letter from?” “Never you mind!”