bütçelenen rakamlarla fiilen gerçekleşen rakamlar arasındaki fark
eksik (veya fazla) kapasite kullanımı nedeniyle ürüne yüklenemeyen (veya fazla yüklenen) sabit maliyet
iddia ile delil arasında önemsiz uyuşmazlık
satılmış ve üretilmiş ürünlerin karışımının aslında bütçelenmişten farklı olmasından doğan sapma
sabit masrafların bütçede ayrılan farklı (az ya da çok) olması durumu
fiyat sapması (satılan ya da satın alınan malların gerçek fiyatı ile standart fiyat arasındaki fark
alınan ya da üretilen miktarlardaki değişiklik
standarttan ayrılan satılan
kullanılmış doğrudan işgücünün toplam gerçek saat adedi ile çarpılması
ödenmiş gerçek ücretlerle standart ücretler arasındaki farkın
iki kişinin arasını bozmak.
satış farkı (bütçelenen satış hâsılatı ile fiili satış hâsılatı arasındaki fark
paranın değerinin değişmesi
paranın değer inin değişmesi
raporlar arasında ayrılık
bilanço farkları (herhangi bir bilanço kaleminde bir dönem içinde meydana gelen değişmeler
İsim
uyuşmazlık/ ihtilâf halinde.
be in variance with someone: birisi ile uyuşamamak.
Though they were friends for many years, they're now completely at variance.
This theory is at variance with the facts: Bu kuram gerçeklere uymaz.
yıllardır arası bozuk olmak
Fiil