bush

  1. Botany çalı, funda.
  2. çalılık, fundalık.
  3. çalı gibi, çalıya benzer şey.
    He had a great bush of hair: Çalı gibi saçları vardı.
  4. bush lot ile ayni anlama gelir. ağaçlı (ağaçları kesilmemiş) arazi/çiftlik.
  5. tilki kuyruğu, püskül.
  6. Geography ekilmemiş/fundalık/çalılık arazi, karışık bitki/ağaç vb. ile kaplı vahşi arazi, (Avustralyada olduğu
    gibi) çok az kısmı meskûn, geniş ve işlenmemiş arazi.
  7. içki ve şarapçı dükkânlarının kapısına asılı ağaç dalı.
  8. dalbudak salmak, dallanmak, çalı gibi büyümek, çalıya benzemek.
  9. çalı ile örtmek/kaplamak/işaretlemek.
  10. (bkz: bushing ).
  11. kovan/zıvana takmak, burç geçirmek.
Diğer ağaç ve çalı meyvelerinin ve sert kabuklu meyvelerin yetiştirilmesi (NACE kodu: 01.25) Noun, Trades-Professions
sözü gevelemek Verb
bin dereden su getirmek Verb
konuya dolaylı yaklaşmak Verb
sadede gelmemek Verb
oyalanmak, bin dereden su getirmek, sözü döndürüp dolaştırmak, konudan uzaklaşmak.
He beat about the
bush for a half hour without coming to the point: Asıl konuya girmeden önce sözü yarım saat döndürüp dolaştırdı.
bir konuyu konuşmaktan kaçınmak Verb
bir konuyu ertelemek Verb
spicebush Noun
cennetkuşu fundası
(Poinciana Gillisei): G. Amerikada yetişen ve kırmızı saplı güzel çiçekler açan bir tür funda.
manda fundası
(Shepherdia argentea, S. canadensis): K. Amerikada yetişen ve böğürtlene benzer
sarı/mavi meyvesi olan bir funda.
wahoo (1-3). Noun
dittany (3). Noun
kelebek fundası
(Buddleia): sıcak ülkelerde yetişir; mor-beyaz-sarı salkım çiçekler açar.
dağ taflanı.
kâm mili yatağı
kartopu
(Viburnum trilobum): beyaz salkım çiçekli, kırmızı meyveli bir ağaç
katran ağacı
(Larrea mexicana): Boğadikeni
(Caltrop) familyasından Meksika/Kolorado çöllerinde
yetişen, yaprakları reçineli, katran ruhu gibi kokan bir funda.
(a) dağa/ormana kaçmak, (b)
argo vahşileşmek, yabanileşmek.
yatak kovanı
kauçuk ağacı Noun, Botany

black haw ile ayni anlama gelir. kara yemiş
(Viburnum prunifolium): Hanımeli familyasından
beyaz çiçekler açan ve siyah zeytine benzer meyve veren K. Amerika fundası.
black haw (1).
ok ağacı.
bin dereden su getirmek, sözü döndürüp dolaştırmak, konudan uzaklaşmak.
basil Noun
çalı fasulyesi
(Phaseolus vulgaris humilis). Noun
çalı fasulyesi Noun, Food-Kitchen
süpürge çalısı
(Hypericum prolificum) : sarı çiçek açan kalımlı bitki. Noun
kemerli ceket, avcı ceketi. Noun
çalılık çekirgesi (Kaynak: Evrim Çalışkanları) Noun, Biology
eşkiyalık, gerilla savaşı. Noun
taşçı çekici. Noun
kemerli ceket, avcı ceketi. Noun
acemi avukat. Noun
(beyzbol) ikinci lig.

busher ile ayni anlama gelir. (a) (beyzbol) ikinci lig oyuncusu, (b) acemi oyuncu. Noun
acemice iş gören, hatalı/kusurlu iş yapan. Noun
bush ile ayni anlama gelir. ağaçlı (ağaçları kesilmemiş) arazi/çiftlik.
firar, hapisten kaçma.
çalı bezelyesi
(Thermopsis mollis): GD ABD'de yetişir. Bezelye çiçeğine benzer sarı çiçek açar. Noun
çalı domuzu (
Potomochaerus porcus): G ve D Afrikada yaşar. Yüzünde beyaz benekler vardır.
boschwark
ile ayni anlama gelir.
Noun
orman ve fundalık yerlerde yerliler tarafından dumanla, davulla veya yaya habercilerle haberleşme sistemi. Noun
(a) eşkiyaları polislerin hareketinden haberdar eden haberleşme şebekesi, (b) dedikodu, söylenti. Noun
fare kuşu
(Psaltriparus): dallara asılı uzun yuva yapan K. Amerika kuşu. Noun

dittany ile ayni anlama gelir. yanan funda
(Dictamnus albus): yaprak ve çiçeklerinden yanabilen
bir gaz çıkaran bir bitki.
Ne söyleyeceksen söyle.
kızılçalı bülbülü
çetrefilli sorunlarla karşılaşmak Verb