twice

  1. Adverb iki kere, iki defa, iki kat/misli.
    twice as big as: iki misli büyük.
    I am twice your age:
    Yaşım seninkinin iki katıdır.
    to think twice before doing something: bir işi yapmadan önce iyice düşünmek.
    That made him think twice: Bu onu iyice düşünmeye zorladı.
    He did not have to be asked twice: O bu işe dünden hazırdı.
çok tutumlu olmak Verb
pintilik etmek Verb
bir iki kere, pek seyrek.
I've been there once or twice.
iyi düşünmek.
gün de iki kere
günde iki kere Adverb
ayda iki kez
ay da iki kez
iki misil slii para
meblağın iki misli
ikinci (göbek) dereceden kardeş çocuğu
açıkça görülebilir
ağzı sütten yanmak an yoğurdu üfleyerek yer
sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer.
iki katını ödemek Verb
bir şey hakkında iyi düşünüp taşınmak Verb
çok tutumlu davranmak, her kuruşun kıymetini bilmek.