ezme: tereyağı gibi ekmeğe sürülen şey.
peanut butter: fıstık ezmesi.
apple butter: elma püresi.
yaltakçılık, dalkavukluk, müdahene.
to look as if butter wouldn't melt in one's mouth: (aslında
öyle olmadığı halde) pek masum/saf gözükmek.
yağlamak, yağ/tereyağı sürmek.
elma ezmesi: kaynatılıp püre haline getirilmiş, şeker ve baharat katılarak ekmeğe sürülen elma.
Noun
kişinin geçimini sağladığı biçim
kişinin geçimini sağladığı en önemli iş
ekonomik günlük sorunlar
Noun
günlük ekonomik sorunlar
Noun
wax bean ile ayni anlama gelir. sarı taze fasulye.
Noun
lima bean ile ayni anlama gelir. lima fasulyesi.
Noun
tereyağı şekillendirme bıçağı
Noun, Food-Kitchen
tereyağı ağacı: meyvesi tereyağına benzer bir yağ veren sıcak ülke ağacı.
Noun
dalkavukluk/yaltakçılık yapmak, yaltaklanmak, kavuk sallamak.
He knows how to butter up his boss to get a raise.
kakao yağı: kakao çekirdeğinden çıkarılır, sabun ve kozmetik sanayiinde kullanılır.
kakao yağı: kakao çekirdeğinden çıkarılır, sabun ve kozmetik sanayiinde kullanılır.
yağ fiyatından narhı kaldırmak
Verb
(a) eritilmiş tereyağı, (b) eritilmiş tereyağı, un, sebze veya balık suyu ve limonla hazırlanmış salça.
Lâfla peynir gemisi yürümez.
tüketim mallarına değil de savaş malzemesine öncelik verilmesi zorunluluğunu belirten deyim
tereyağından önce silahlar
Noun
(a) limonlu tereyağı, limon rayihasında tereyağı, (b) limon suyu, erimiş tereyağı ve baharatla yapılmış balık sosu.
(a) limonlu tereyağı, limon rayihasında tereyağı, (b) limon suyu, erimiş tereyağı ve baharatla yapılmış balık sosu.
tereyağından kıl çeker gibi
kendi bindiği dalı kesmek
Verb
kendi menfaatine halel getirmek
Verb
tuzsuz tereyağı
Noun, Food-Kitchen
yayık ağızlı yayık yağı yayık yayık konuşmak
Verb