(koyun

Turkish-English Phrases

koyun
breast
koyun
buck
koyun
bosom
koyun
sheep Noun, Zoology
(koyun , sığır , vb) bel ve bacağı
haunch
(ev hayvanlarına yedirilen) koyun, domuz, vb akciğeri
lights
boynuzsuz türde koyun
pollard
dişi koyun
ewe Noun
Her koyun kendi bacağından asılır.
You're on your own. Sentence
kara koyun
black sheep
kara koyun
bete noire
koyun ağılı
fold
koyun ağılı
sheepfold
köyün delisi
village idiot Noun
koyun derisi
sheep
koyun eti
mutton
koyun gibi
ovine
koyun gibi
sheepish
koyun gibi ve düzensiz bir kalabalığın lideri
bellwether
koyun koyuna yatmak
to cuddle up Verb
köyün ortak çayırında koyunları otlatmak
to pasture one's sheep on the village common Verb
koyun pirzolası
mutton chop
koyun sürüsü
flock of sheep
koyun sürüsü gibi toplanmak
to flock Verb
koyun türünden
ovine
Koyun ve keçi yetiştiriciliği (NACE kodu: 01.45)
Raising of sheep and goats (NACE code: A1.4.5) Noun, Trades-Professions
koyun ve sığır
flocks and herds
köyün yakınından geçmek
to pass close to the village Verb
koyun yetiştirme
sheep farming
kurbanlık koyun
little suspecting the disaster that awaits him
kurbanlık koyun gibi
like sheep to the slaughter
yünü için koyun besleyen kimse
woolgrower
Turkish-English phrases from Zargan's own database

koyun
Geviş getirenlerden, eti, sütü ve yapağısından ... boynuzlu, memeli, evcil hayvan
koyun
Göğüsle elbise ... kalan kısım