devise

  1. tasarlamak, icadetmek, keşfetmek, düşünüp bulmak, akıl etmek, plan yapmak/kurmak.
    to devise a method.
    He devised a plan for getting the jewels out of the country. He devised an instrument to measure light wave-length.
  2. Law (a) vasiyet etme(k), (bilhassa gayrımenkulü) vasiyetle (birisine) bırakma(k), (b) vasiyetnamede gayrımenkulü
    birine bırakan madde, (c) vasiyetle bırakılan mülk.
  3. tasavvur etmek, farzetmek.
şartlı vasiyet
vuku bulacak bir hadiseye bağlı vasiyet
taliki şartlı vasiyet
henüz gerçekleştirilmemiş vasiyet
müeccel vasiyet
bütün gayri menkullere ait vasiyet
geçerliğini yitirmiş vasiyetname
belli bir gayri menkule ait vasiyet
vasiyetle bağış
gayri menkul vasiyeti
vekâletnameyle verilen tasarruf hakkı
kayıtsız şartsız vasiyetname
bir formül icat etmek Verb
tasarlamak Verb
komplo düzenlemek Verb
bir komplo düzenlemek Verb
suikast düzenlemek Verb
para kazanmak için bir tasarı yapmak Verb
bir mülkü vasiyetle bırakmak Verb
vasiyetle bırakmak Verb
malı vasiyet etmek Verb
malı vakfetmek Verb
iyi bir plan yapmak Verb
mal mülk vasiyet edebilir