miles

  1. pek/çok (ileride), fersah fersah, kilometrelerce.
    be miles ahead of someone: birini fersah fersah
    geçmek, …'den çok ileride olmak.
    He was miles out in his calculations: Hesapları baştanbaşa yanlıştı.
    The sun went down, but we were miles from home: Güneş battı, fakat biz evden çok (kilometrelerce) uzaktaydık.
varacağı yere daha üç mil olmak Verb
on mil katetmek Verb
kilometrelerce uzanmak Verb
en yakın yere … mil uzakta, çok uzak, cehennemin dibi.
a lonely island, 2000 miles from nowhere:
en yakın yere 2000 mil uzakta ıssız bir ada.
kabadayı asker, (komedilerde) kendini metheden asker. Noun
saatte 30 mil hızla
6 mil kadar yoldan içerde olmak Verb
saatte 100 km hızla gitmek Verb
istasyondan üç mil uzakta olmak Verb
kilometrelerce uzanan ormanlar Noun
kilometrelerce uzanan ormanlar Noun
saatte elli mil gitmek Verb
…'den pek uzak değil, …'e yakın.
meskûn bölgeler trafiğinin azami hızını otuz mil ile sınırlamak Verb
arabanın süratini saatte 30 mile indirmek Verb