trespass

  1. Law başkasının hakkına/mülküne tecavüz (etmek), başkasının arazisine haksı/izinsiz ayak basma(k)/sınırına
    tecavüz (etmek).
    No trespassing: Girilmez/geçilmez!
  2. tecavüz/ fuzuli işgal, zorla içeri girme, dokunulmazlığı ihlâl.
  3. suç, günah, kanuna karşı gelme.
  4. trespass on/upon: tecavüz/ fuzuli işgal etmek, zorla içeri girmek, dokunulmazlığı ihlâl etmek.
    to trespass up(on) someone's rights/property: birisinin haklarına/mülküne tecavüz etmek. to trespass up(on) someone's kindness: birisinin iyi niyetini kötüye kullanmak. I don't want to trespass on your time: Boşuna vaktinizi almak istemem.
  5. suç/günah işlemek, kanuna karşı gelmek.
    trespass against the law: kanuna karşı gelmek.
birinin haklarını çiğnemek Verb
haksız yere sebebiyet verilen zarar sebebiyle açılan tazminat davası Noun
haksız olarak sebebiyet verilen zarar sebebiyle açılan tazminat davası Noun
fuzuli işgal
yabancının emlakine dikkatsizlik yüzünden giriş
yasak bir yere birlikte girme
kötü niyetle zarar verme
kasıtlı mal tahribatı
kanunu ihlal etmek Verb
sınır aşmak Verb
yasak levhası Noun
bir tahliye davası ile birlikte açılan misil davası Noun
başkasının mülküne haksız olarak ayak basma
birinin arazisine haksız olarak ayak basmak Verb
(Br) birinin işine karışmak Verb
tecavüz etmek Verb
birinin haklarına tecavüz etmek Verb
birinin haklarını çiğnemek Verb
sadece o fiilin sonuçlarından doğan mağdur olma sebebiyle açılan dava
doğrudan doğruya şikâyet olunan fiilden doğmayan
birinin konukseverliğini kötüye kullanmak Verb
şahsa karşı fiili tecavüz
müessir fiil
birinin mahremiyetini ihlal etmek Verb
birinin malına tecavüz etmek Verb
birinin zamanını kötüye kullanmak Verb