mevcut olmamak Fiil
bodurlaşmak Fiil
kısa kesmek, vaktinden evvel bitirmek.
The visit was broken short.
sermayesi kıt
nakdi kıtlık
(US) nakit kıtlığı
gevrek
soğuk iken kırılabilir
eksik gelmek, yetişmemek, erişememek.
kısa kesmek.
cut a long story short: uzun sözün kısası, hulâsa, elhasıl.
kısa kesmek (söz, yazı, vb.), birdenbire sona erdirmek.
The accident forced them to cut their holiday
short.
cut someone short: birinin sözünü birdenbire kesmek.
eksik deklare etmek Fiil
gümrük beyannamesinde eksik değer bildirmek Fiil
eksik deklare etme
erişememek, ulaşamamak, yetmemek.
His income fell short of his needs.
kâfi gelmemek Fiil
kısaca.
Her name is Patricia, and she's called Pat for short.
(US) fiyatların düşeceği ve daha sonra ucuza satın alınarak kâr edileceği beklentisiyle mal veya menkul değer satma
çalınmış otomobil
özetle, kısaca, özet/hulâsa olarak, sözün kısası, velhasıl.
uzun lafın kısası, … İsim
kısaca
(malzeme vb.) tükenmek, yetişmemek, kıtlaşmak, azalmak.
We're runing short of coal/our coal is running
short: Kömürümüz azalıyor.
(a) henüz elde olmayan malı ileride teslim etmek üzere satmak, (b) itimatsızlık göstermek.
(a) elde olmayan malı satmak, (b)
k.d. küçük/hakir görmek, küçümsemek, takdir etmemek, değerini bilmemek.
belirli bir tarihte
kararlaştırılmış bir fiyattan satma vaadi
ancak alıcıya teslim tarihinden önce daha düşük bir fiyattan satın almayı ümit ettiği bir menkul değer veya malı
bir satıcının henüz sahip olmadığı
açık satış
kısa.
a short distance. a short period. He had his hair cut short.
a short ten miles: on milden kısa/daha az. Sıfat
kısa boylu, bodur. Sıfat
ters/kısa, kestirme (cevap).
short and sweet: kısa ve yerinde.
short cut: kestirme yol/cevap. Sıfat
kısa, özlü, muhtasar (yazı vb.). Sıfat
az, kıt, eksik, dar, noksan, yetersiz, ihtiyacı karşılamayan.
I'm short of money this week, can you
lend me some: Bu hafta param azaldı, biraz ödünç verebilir misin?
He was a bit short of experience: Tecrübesi biraz noksandı.
short in/on: … bakımından noksan/yetersiz.
These goods are in short supply, the price will be high: Bu mal kıtlaşıyor, fiyatı yükselecek.
He's a nice fellow, but short on brains: İyi adamdır ama biraz beyinsizdir.
Sıfat
hedefe ulaşamayan. Sıfat
(hamur işi) gevrek, çok yağ katılmış. Sıfat
(maden) gevrek, çabuk kırılır. Sıfat
satılırken elde bulunmayan (mal).
short sale: açıktan satış. Sıfat
kısa süreli. Sıfat, Fonetik
kısa/vurgusuz (hece). Sıfat
birdenbire, ânî olarak, ansızın.
The driver stopped short when the child ran into the street. Zarf
kısaca, özetle, hulâsaten. Zarf
hedef yakının(d)a.
the arrow landed short. Zarf
kısa şey. İsim
eksiklik, noksanlık. İsim
kısa devre. İsim, Elektrik-Elektronik
kısa hece. İsim

short subject ile ayni anlama gelir. öykülü kısa film. İsim, Sinema
elde olmayan malı satan kimse. İsim
hesap açığı, para/mal noksanı.
The official was $50 in his accounts: Memurun 50 dolar açığı çıktı. İsim
gelecekte daha düşük fiyatla satın alabileceği beklentisiyle
gelecekte teslim şartıyla satış sözleşmesi yapan bir kişi ya da şirketin hesabı
eksik meblağ
kısa cevap
kısa yanıt
kısa cevap
hal tercümesi
açıkla kapanan bilanço
vadesiz senet (ibrazında veya on gün içinde ödenmesi gereken senet
vadesiz senet
ibrazında veya on gün içinde ödenmesi gereken senet
kısa vadeli poliçe
vadesi beş yıldan az tahvil
kısa ara
kısa ziyaret
yetersiz yiyecekler İsim
seri muhakeme usulüyle bakılan dava
paranın üstünü noksan vermek. Geçişli Fiil
aldatmak, dolandırmak. Geçişli Fiil
aldatıcı, dolandırıcı.
kısa devre
yanından dolanmak Fiil
kontak
kısa yoldan varmak Fiil
brokerin bir plasmanı kapatırken sigortacıya yazdığı hisseden daha azını tahsis etmesi
gıda eksikliği
kontak
bir coberin
açık alış
satış taahhütlerini yerine getirmek amacı ile senet alımında bulunması
kısa vadeli kredi
bereketsiz mahsullü
az mahsul
bereketsiz mahsul
kestirme (yol, yöntem vb.).
shortcut methods.
kısa vadeli
kısa vadeli
kısa vadeli tahvilat
kısa süreli gecikme
noksan tahliye (emtianın tahliyede , yüklemedeki ağırlığına göre eksik çıkması veya malın bir bölümünün varış mahalline gelmemesi
eksik teslimat İsim
kısa vadeli mevduat
tam iskontodan daha az
kısa mesafe
zihinden bölme. İsim
aperitif Gıda ve Mutfak
indirimli gümrük vergisi
(bankacılık , Br) geçici olarak yazılma
(gümrük) eksik bildirme
eksik deklare etme
kompozisyon
(Br) kısa vadeli döviz senedi
kısa vadeli döviz senedi
fıkra
kısa metrajlı film
kısa film İsim, Sinema
kısa metrajlı film
'nın kısaltılmış şekli
filinta
bir kişinin ya da grubun denetim altına alınabileceği duyarlı nokta
steno
(malın taşındığı) kısa mesafe
(US) banliyö trafiği
tarihçe
kısa tatil
kısa izin
dar zaman
kısa çalışma
yarım gün çalışan kişi
(deniz sigortası) aşırı sigorta
bitmesine 50 yıldan az süre kalmış kira sözleşmesi
bitmesine elli yıldan az süre kalmış kira sözleşmesi
kısa vadeli kiralama
kısa izin
kısa konferans
kısa ders
kısa mektup
kısa aday listesi, adayların son listesi. İsim
kısa ömürlü
kısa süren
kısa vadeli istikraz
(borsa) fiyatların düştüğü piyasa
kısa vade
eksik ölçü
kısa vadeli istikraz
kısa bir süre için sabit faiz oranlarıyla yatırılan para
(US) kısa vadeli borç senedi
kısa vade
kısa vade
kısa roman
az farklı olan ihtimal (2'ye 1 gibi).
(a) -den az, (b) (para, yiyecek) yetersiz, kıt.
be short of: eksik/yetersiz olmak, yetmemek, az
kalmak.
We are short of sugar: Şekerimiz azaldı.
be short of breath: nefesi daralmak. (c) -den başka.
I would do anything short of murder to get some money: Para bulmak için adam öldürmekten başka her şeyi yaparım.
(borsa) düşük fiyatla hisse teklifi
çabuk ve kolay hazırlanabilen yemek.
in short order: derhal, çabucak, alelacele. İsim
kısa vadeli senet
kısa vadeli ödeme
kısa dönem
açık pozisyon
(borsa) mevcut olmayan malı satma
çok düşük prim
indirilmiş fiyat
kısa vadeli kur
(reklam) indirimli tarife
(yangın sigortası) bir yıldan daha kısa süreli sigorta primi
indirilmiş fiyatlar İsim
bir kere yapılan iş
firmanın ürününde fiyat ya da üretim değişikliği yapması
fabrika büyüklüğünde bir değişiklik yapmadan
kısa dönem
finansmanda
açık satış
açıktan satış
alivre satış
ancak alıcıya teslim tarihinden önce daha düşük bir fiyattan satın almayı ümit ettiği bir menkul değer
veya malı belirli bir tarihte kararlaştırılmış
henüz sahip olmadığı
(US) (borsa) bir satıcının
kâr sağlamak amacıyla bir hisse senedini satmak ve onu daha düşük bir fiyatla geri satın almak Fiil
eksik teslimat
geminin dolu olmasından dolayı yüklenemeyen yük
eksik gönderilmiş
tövbe ânı: idamdan önce mahkûma tövbe istiğfar için verilen kısa zaman. İsim
ihmal, önemsemeyiş: bir kimseye/konuya sarfedilen çok az dikkat.
give/get short shrift: ihmal
etmek/edilmek.
Some think that the armed forces are getting all the government money and education is getting short shrift.
İsim
(Br) borsada fiyatların düşmesi
miyopluk.
basiretsiz
(US) düşük fiyatlı hisse senetleri İsim
fiyatlar düşünce satılan hisse senetleri İsim
fiyatlar düşünce satılan hisse senet dileri İsim
kısa hikâye. İsim
kısa cadde
kısa metrajlı film
kısa süreli celpname
(US) kısa muhakeme usulü
kısa süreli davetiye
eksik arz
kısa süreli celpname
2000 libre (907.18 kg.)lik ağırlık ölçüsü. İsim
düşük yük miktarı
kısa dalga
radyo kısa dalgası İsim
eksik tartı
omuz çekimi (sinema filmi ve televizyonda , bir kişinin omuzdan yukarı çekimi
aniden fren yapmak Fiil
birdenbire durmak Fiil
kısa televizyon yayını
öz, hulâsa, meselenin ruhu.
the long and the short of it: uzun sözün kısası, kısacası, elhasıl, velhasıl.
uzaktaki kameraman kamyonetinden çekilen görünüm
kısacık