1. Geçişsiz Fiil ait olmak.
    It belongs to me to decide: Karar vermek bana aittir.
  2. Geçişsiz Fiil -nin malı olmak.
    This book belongs to you: Bu kitap senindir (sana aittir).
  3. Geçişsiz Fiil mensup olmak, -li olmak, -ten olmak, … sakinlerinden olmak.
    to belong a society: bir cemiyete
    mensup olmak.
    to belong to a place: bir yer sakinlerinden olmak.
    He belongs to Bursa: O Bursalıdır.
    I belong here: Buralıyım.
    I feel that I don't belong here: Burada kendimi yabancı hissediyorum.
  4. Geçişsiz Fiil yeri/ilgisi olmak, ilgilendirmek.
    The book belongs on this shelf: Kitabın yeri bu raftır.
    Put
    it back where it belongs: Onu yerine koy.
    This case belonged to Appeal Court: Bu dava Yargıtayı ilgilendirir.
    Your objection does not belong to this discussion: İtirazınızın görüşülen konu ile ilgisi yoktur.
  5. Geçişsiz Fiil uygun/münasip/faydalı olmak.
    A telephone belongs to every home. A man of his ability belongs in teaching.
  6. Geçişsiz Fiil yakışmak, yakışık almak.
    Such amusements do not belong to his age: Böyle eğlenceler yaşına yakışmıyor.
ait olmak Fiil
üyesi olmak Fiil
mensup bu olmak Fiil
bir sınıfa mensup olmak Fiil
bir sınıfa mensup olmak Fiil
kurula ait olmak Fiil
bir kurula ait olmak Fiil
iyi bir aileden olmak Fiil
itibarlı bir aileye ait olmak Fiil
bir emeklilik sistemine bağlı olmak Fiil
yeraltı teşkilatından olmak Fiil
ayrı siyasal partilerden olmak Fiil
bir emeklilik sistemine bağlı olmak Fiil
birinin partisine ait olmak Fiil
birinin parti sine ait olmak Fiil
kanunen birine ait olmak Fiil
yakın samimi arkadaşlar çevresinden olmak Fiil
tiyatroya ait olmak Fiil
saygın orta sınıftan olmak Fiil
devlete ait olmak Fiil
beraber olmak/gitmek, eş olmak.
iyi gitmek.
Cheese belong with salad: Peynir salata ile iyi gider.