baraj, bent, su bendi.
Keban dam: Keban barajı.
set, baraja benzer herhangi bir engel.
(dörtayaklı hayvanlarda) ana. sire.
Zooloji
baraj/bent yapmak.
to dam (up) the river: nehir üzerine baraj yapmak.
zaptetmek, tutmak, (önünü) kesmek/kapamak, set çekmek.
baraj
İsim, Çevre ve Ekoloji
baraj yapımı
İsim, İnşaat
baraj ile suyu tutmak
Fiil
değersiz/kıymetsiz/beş para etmez şey.
It isn't worth a tinker's dam = tinker's damn: Beş para
etmez.
He doesn't give a tinker's dam = tinker's damn: Aldırış etmez, metelik vermez, umurunda değil.
İsim
water under the bridge: Olan oldu, artık değiştirilemez.
Since the sweater is too small already, don't worry about its shrinking; that's water over the dam.
yön değiştirici kanat, su akışının yönünü değiştiren engel.