focusses -> focus

  1. İsim, Fotoğrafçılık odak
  2. İsim, Fizik odak (noktası).
  3. İsim (a) merceğin odak noktası, (b) merceğin odak uzaklığı, (c) görüntü netliği, (d) net görüntü verecek şekilde
    optik cihazın ayarlanması.
    in focus: odakta, odaklanmış, ayarlı, net, vazıh.
    out of focus : ayarsız, bulanık, müphem, vuzuhsuz.
    to bring a telescope into focus: teleskopu ayarlamak.
  4. İsim merkez, (dikkat, faaliyet vb.'nin) yoğunlaşma noktası.
    She always wants to be the focus of attention.
  5. İsim, Geometri odak.
    the focus of an ellipse/hyperbola/parabola.
  6. İsim zelzele merkezi.
  7. İsim, Patoloji hastalığın gelişme/etkime merkezi.
    The focus of a disease is the part of the body where it is most active.
  8. Fiil odakla(n)mak, odağa getir(il)mek, ayarla(n)mak.
    to focus the lens of a camera.
  9. Fiil bir noktada topla(n)mak/birleş(tir)mek, temerküz et(tir)mek, (bir noktaya) çevir(il)mek.
    to focus
    one's thoughts. to focus one's mind on work.
    All eyes were focused on him: Bütün gözler ona çevrilmişti/dikilmişti.
  10. Fiil (dikkatini/düşüncelerini) toplamak, vazıh düşünebilmek.
    He must be very tired today, he doesn't seem
    to focus at all. I can't focus properly.
bütün çabalarını bir soruna yöneltmek Fiil
ilgisini bir şey üzerinde toplamak Fiil
opera dürbününü gözüne göre ayarlamak Fiil
iyice belirtmek Fiil
aydınlanmak Fiil
(fotoğrafçılıkta) süjenin makul netlik derecesinde kalması koşuluyla
bir fotoğraf makinesinin süjeye doğru ya da süjeden uzağa hareket ettirilebileceği mesafe
odak derinliği İsim, Fotoğrafçılık
sabit odak.
ayarlı
odakta
ayarsız Sıfat
silik Sıfat
bulanık Sıfat
net olmayan Sıfat
odaklama
projektörü bir nesne üzerine çevirmek Fiil
belirli bir ürüne ya da bir reklamın yaklaşımına tepkiyi ölçmek amacıyla kendilerine anket uygulanan belirli bir insan grubu
dikkat merkezi
çatışma merkezi
güç merkezi
yaratıcı reklam stratejisinde
bir markanın tüketicilere karşı ileri sürdüğü temel savlar İsim
huzursuzluk yuvası İsim
(a) (bir noktaya) yöneltmek, çevirmek, tevcih etmek.
The scientist focused his telescope on the moon.
(b) dikkatle incelemek/ele elmek/üzerinde durmak.
Today we're going to focus on the question of unemployment in the country.
sonsuza ayarlamak Fiil
...'e ağırlık vermek Fiil
işsizliği azaltma üzerinde durmak Fiil
devlet piyasası üzerinde çalışmak Fiil
odak noktası İsim, Optik
fotoğraf makinesini odaklamak Fiil
fotoğraf makinesini odaklama