1. Zarf hemen hemen hiç, asla, pek az, pek cüz'î.
    hardly any: hemen hiçbir(i).
    hardly anywhere:
    hemen hemen hiçbir yer(d)e.
    We hardly had time for breakfast: Kahvaltıya pek az vakit bulabildik.
  2. Zarf pek … değil, tamamen … değil.
    That is hardly true: Bu pek doğru değil.
    I hardly know the people
    I work with: Beraber çalıştığım kimseleri pek tanımıyorum (pek az tanıyorum).
    I've hardly finished my work, so I can't come out: İşimi tamamen bitiremedim, dışarıya gelemem.
    This is hardly the time for buying new clothes: I've got just enough money for food: Yeni elbise almanın sırası değil: ancak boğazımıza yetecek kadar param var.
  3. Zarf zor(lukla), güçlükle, zahmetle.
    He can hardly speak/write/move. I culd hardly wait to hear the news.
  4. Zarf pek az muhtemel, pek ihtimal yok, pek olası değil.
    He will hardly come now: Onun şimdi gelmesine pek ihtimal yoktur.
  5. Zarf şiddetle, huşunetle, sert bir şekilde.
tam o sırada, o anda, (bir işi) yapar yapmaz.
I had hardly opened the door (= Hardly had I opened
the door) when he hit me:Tam kapıyı açtığım anda (kapıyı açar açmaz) bana vurdu.
paraya çevrilmesi güç sermaye
akıl almıyor